Kırk dereden su indi,
Kapında divan durdu su sesleri, pencerende kuş pisliği!
Kılı kırk yarıp, kırkın yarısının yedi fazlası ömrümde diz kapaklarında merhameti gördüm… Oysa bir yudum su nelere kadir…
Suyun sıfatlarını kendime bâr eyleyip gerdanında kendimle denkleştim,
Pervane gezip ensende soluklandım…
Oysa şimdi suyun azizliğinden yoksun avuçlarım, yakama asılı yüzünle yosun tutuyor çatlaklarım.
Gecenin karanlığında sırrını söylüyor su, memelerinde can pıhtısı dudaklar, körpecik kasıklar
Suya sığmıyor bardaklar
Bir feryadı figana teslim etmeye gidiyor atlar.
.
Sevda, su ve atlar; hikmetinden sual olunmaz ne büyük bir ayet..
Başımı koyduğum yerde semah dönüyor su, beklemek dokuz doğuruyor sustuğum yerde
.
Ben susayıp sustum, su zamana aktı… bir daha olmaz DEDİ bu nefret.
Bir cevap yazın