ŞİİR 1838
AKŞAM – Melisa Alagöz
Eski bir hazan var gözlerinde Yarım kalmışlığın öyküsü sanki; Sokak lambaları Penceremde yansımaları var Karanlıkta gölgeleri kaybolmuşken Sokak lambaları tek tek yanıyor Ağır adım ayak sesleri Biraz ürkek, biraz cesur Yalnızlığı huzurlu belkide Biraz yakıcı Yeni bir sabaha gebe karanlık Gün belki ılıktır, belki de kışlık Ilık bir bahar için değil mi Alınan nefesler..
BU ŞİİR BURDA BİTER -Cihat Canlı
Bir dudak iki kelime Seni seviyorum Bir seven bir sevilen Ayrılmak istiyorum Her şey ne kadar da güzeldi Tereddütsüz çıkıyordu ağızdan Bir gün kalp ile akıl çatıştı Silinip atıldı yürekten Oysa tek bir eksik vardı sözde Hayırlısı buymuş Güzel bakamamış göz de Çok kolaydır bağlanmak Bir o kadar da zordu bırakmak Oyun değil ki bu […]
MENEKŞE -hızır büyük
Sokağa dökülen yaprakların somurtması gibiydi dokunuşun İlk bahara özlem duyarcasına haykırır… Sözlerin iki dudağının arasından akmaya yüz tutmuş Toplarla dövülmüş surlar kadar dökülesi ve ezik Bir takım konuşmalara şahittik o dakikalar Dolanmalar sarılmalar ne varsa gözlerimizdeydi Kıyamet koparcasına kavgalıydık dünyanın geri kalanlarıyla Tonlarını kaybeden gökkuşağı gibi duraksamıştı her şey;o anlık Dirhem dirhem akan gece şahitti […]
KAHVALTI – SAFA BERBER
Kaptan ! Doymadın saatlerce çevirmeye Şu eskimiş deri kaplamalı direksiyonu Hadi indir artık şu sapaktan sonra Volta atmam lazım gri şehirde Sinirleniyorum ona göre O kadar yoruluyor insan Otobüs seyahatlerinde Bir türlü uyuyamıyor Cam diplerinde Yine hiç uyumadan Uyandım sabaha Yine sokaklar boş Bir iki çay kaşığı şıngırdaması Bir bebek ağlıyor en üst katta Ağaçlar […]
ÖTÜRÜ-Mehmet Akif YILDIRIM
Şehri inkâr etmeye geldim bugün, Boğazımda düğümlenen yıldızlardan ötürü… Mavi bir ışıkla kapadım yalnızlığımı. Dağların yamacında sustuğumdan ötürü… Ben, zamanın bıraktığı yara, Çocuklar terleriyle düşerlerdi toprağa. Ben boynumdaki kemendi sıktığımdan ötürü… Ne varsa yaşanmamış, sır kaldı bende. Kırmızı bir gülü öptüm. Ve kavuştu âşıklar. Mavi göğü bir bakışa tıktığımdan ötürü… Yolları eskiten bir ayak […]
DOPPİA ROSA MARENNO – Tolga Taştan
işte yine başlıyordu Dop’ Rosa Marenno susturuyordu şarkısını belinde kıvılcım taşları umut fısıldayan bakışları o imkansızı var eden… …renk değiştiren anlatıyordu Rosa Marenno susturup şarkısını fısıldıyordu çift kahverengiyi şehvetiyle arzuyu kadersiz geceyi kulağıma doğru usul usul… bense izliyorum kahverengi gülleri biriktirmiş içine tüm geceleri tüm benleri, tüm kendini, tüm her şeyi bense izliyorum kahverengi gülleri […]
KIZIL KULE-makbule emekli
Uzun ve büyük surlar boyunca Ufuklarca deniz Ve sesiz bir yürüyüşteyiz. Zincirlerini kırmış köleler gelir yanımıza Kızıl kuleye kadar uzanır elleri Tepeden, surların üzerinden. Alabildiğine mavidir bu şehir Kaçsan uçurum Uçurumun sonu deniz Denizle diner mi bu derin kederimiz. Oturur surlarına alemi seyrederiz çiçeği koynunda tutanlar bilir Bu yol derindir Uçurumlar saklar […]
Ellerinden –
Ben diyorum ki Yok olalım, Bir hiçlikte hiç olmanın Anlamsızlığını telaffuz ediyorum Bir kaç adım sonra ölsek Ne olur ki? İki el mavzer sesinin, dört ölüsü Matematiğe ters midir? Ölümün matematiğini yapsak Bir benden sadece bir ben mi çıkar? Hiç sanmıyorum.
UMUT ÇOCUKLARI -Yunus KEMAL
boşluğa düşüyorsun tut beni/ gözlerin güz ki burda ölümler kelebeğin sessiz çığlığıdır bir ekmek ver kırıntısız düşmesin içime bulutlar bırak dili olsun çocukların güle oynaya şu ovacıkta
R.T. – Mert Tahta
Her bir adımda geriye giderim Hangi gün ağlamaz ki elemli gözlerim Bu günlerde ölmezsem bir daha ölmem Direnmeye çalışır hüzünlü sözlerim Neylersin mahşere kaldı buluşmalar Yaşanacak kaçınılmaz ayrılıklar Bu günlerde gelmezsem bir daha gelmem Ahu gözlerinde doğuyor sevdalar Gece yüzünü esirger bizden güneş Yokluğundan bulunmuyorsa yanında bir eş Bu günlerde susmazsam bir […]
Ve Ben Yoruldum… – Ümit Acarer
Ve ben yoruldum artık birçok şeyden, Anlamsızlığa dem vurmaktan, Sessiz naralarımı işitmeyen kem gözden, Gönül ufkumu daraltan insan tacirinden, Dudaklarımda saklı kalmış hazinelerden, Gökyüzünü fetheden serkeşliklerden, Hazan dolu sokaklardaki aşk bekçileriden, Masumiyet kırıntıları dağıtan beyhudeden, Sürgün edilmiş ölümcül gafletlerden, Pamuk tarlalarında çalışmaktan bertaraf olmuş mevsimlik işçilerden, Samimiyetsizliğe bel bağlamış ovaların kıratından, Uykusuz gecelerde […]
———–UYGULAMALAR GEREĞİ -semih bilgiç
——————————–hani pek uzun sürmez ——————————————gölgelerin baskını ———————————————————bekle uygulamalar gereği ————————————————-güneş gidici ————————hep bu zamanı eksilir ışık yeryüzü ne yapsın uygulamalar gereği kural dışı kalamazsın ———————————–verilir en sert nota ————————–aymazlık yok kaçamazsın uygulamalar gereği yoldan çıkamazsın —————————–her sancı ne’dense —————————–ihtimal dahilinde —————————–ben hiç yaşamam deme —————————–uygulamalar gereği yaşarsın
kekeme anılar-yok düşleri
kötü bir anlatıcıyım oysa dilimdeki kekemelik yapışır kelimelere bana kaldı anlatmak yaşanmadan giden günleri gül soldu saksı kırıldı parçalandı anılar bir sis bulutundan medet umduk sevdalar eskirken şehrin labirentinde katledilen kuşlara üzülmek yerine yaşayanlara saldırdık anılara sarıldık gün batarken/karalanmış okul defterine döndük kağıttan gemilere yükledik gülücüklerimizi/umutlarımızı alabora oldu derken anlatmak bana kaldı yaşanmadan geçen günleri […]
Son Yorumlar