Kerem mi, Kerim mi? – Yüksel Akkuzugil
Kerem’in ismi, sözlük anlamı olarak “büyüklük, ululuk” demekti. Kerem’in babası oğluna bu ismi koyarken kendisi gibi bir işadamına ve köklü bir ailenin veliahtına da bu isim yakışır diye düşünmüştü. Kerem, gerçekten çok tatlı bir çocuktu. Kirpikleri göz alıcı derecede uzun ve kahverengi gözleri eskilerin çok etkileyici anlamında kullandığı sıpa gözleri gibi iriydi. Uzun boyu ve […]
Hüma – Salih Sezen
doldurup avuçlarıma bedeninden kopardığım çakılları duvarları hüma sıvalı kerpiç bir gece kondurdum çatlattı ağzını kırlangıçlar gagalayarak göğüne uçtular ardın sıra sen bir yermişsin gibi bir zaman geldi daha kendinde değilken mavilik bir parça senden verdim bir parça kendimden taş adayanlara raylar bir gökkuşağından geçiyordu bir yutkunuşumla yüzünün sarısından kalkan telaşlı duvak ardından bakan bir parmak […]
Agnostis 3 – Ece Kuru
Otobüsün hareketlenmesi ile başı dönmüştü bile. Düşündükçe inanamıyordu. Ne hızlıydı, korkmuş gözüktü. Oysaki adam bildiği sahillerde dolaşıyor gibiydi. Yüzünde sıradan bir duruş vardı. Ne korkmuş duruyordu ne de şaşkın. Havanın rengi çok güzeldi. Bu kızıllığın hiç bitmemesini umdu. Belki yolda bir kumsalda dururuz diye düşündü. Belki yüzerim, yüzdükten sonra kumsalda dinlenirim ve hava hala […]
Tanrı Aşk Kutsuyor – Cemal Karsavran
çatısız bir mekanda kadehin çin çin sesi sağlığa umuda ve biten güne vuruluyor kırmızılar içinde bir melek gözlerimde yanıyor tebessümü tanrı seni kutsuyor gölgesini kaybederken gün mavinin uçsuz bucaksız büyüklüğünde yakamozların dans ettiği deniz kıyısında ve de güneşin muhteşem sonunda büyüleniyorum tanrı ruhumu kutsuyor bütün renklerin gizemi gözlerimde düş oluyor hayalim denizler aşırı mavinin her tonunda […]
Poe’nin Şiirleri Üzerine Bir İnceleme – Cilasin Özgün
Büyük Bir Adam Ve Poe’ Nun Ruhuna İthafen Öncelikle söylemem gereken şeyler, ne kadar nesnel ve tarafsız yaklaşmaya çalışsam da, bunu başarmak için fazla sebebim pek yok bence. Çünkü Edgar Allan Poe’nun şiirlerini tekrar göz gezdirerek, okuduğumda etkileniyorum… Sonrasında demeliyim ki, bunları düşünmek, eleştirmek, tenkit şöyle dursun sadece, gücünden ve derinliğinden ve coşkusundan bahsetmek için […]
Seninle Nereye Gidiyorum – Kayhan Esen
Seninle nereye gidiyorum.. Tek bir kuşa bakmadan Günler nasıl da geçti Benim kafesim mi olacak Ya da hepsi bir aldatmaca için Kasımpatı.. Ah kokunu nasıl da özlüyorum. Yalnızlığımı terk ettiğim Orman da ürpertici Orada görüyorum.. Şimdi ayrılıyor Tüm papatyalar ve güller arasında Yalnız bir kasımpatı O kızgın dünyadan ne zaman gülümseyecek? Bak yine ayaklar altında.. […]
Ninemin Sandığı – Gülizar Tamer
Epey uğraştırdım, hazırlamaları zaman aldı; kuşların cıvıltılarını, bulutların çizdiği resimleri, gölgemde dinlenenleri hatırlıyorum. Kurumaya bırakıldığımda hatıralarım içimi acıtırdı, damarlarımda ki su çekildikçe sızılarım azaldı. İsmim değişmemişti ama görevim değişmek üzereydi. Yontuldum, kesildim, çivilendim, parlatıldım. Ustamın oflamaları, terlemeleri gittikçe azaldı. Bana baktığında gözleri ışıldar, ellerini ovuşturur oldu ismimin yanına sandık ilave edildi. Yeni görevime hazırdım. Alımlıydım […]
Güller Kırmızıdır – Devante Moore (Çeviren: Ahmet Esat Hotalak)
Hiçbir zaman almadım bir çiçek Ya da bir gül Ama ben bir erkeğim Bu yüzden kabul edilebilir sanırım Bir öpücük yok Ya da bir tatlılık Bir tutum yok O’nun bana olan hislerini gösteren Yok işareti o’nun sevgisinin Ama ben sahip oldum Hayal kırıklığına Nefretle sulanmış İhanete ekilmiş Yalanlarla gübrelenmiş Sahteliklerle sürdürülmüş Güller kırmızı Ama benim […]
Bunlar – Cihangir Boz
Gördükçe vahşeti ağlar gözlerim. İnsana görünümlü hayvan mı bunlar? Ne namus, ne vicdan, boşa ararım. İnsan eti yiyen yamyam mı bunlar? . Ne laneti kaldı ne kınaması, Adam mı belirsiz çöl yahudisi. Şerefsiz Avrupa, Amerikası. Vampir değil acep yılan mı bunlar? . Mezarım Küdüs’e kazasım gelir. Gördükçe vahşeti yazasım gelir. Canım bedenimden çıkasım gelir. Putlara […]
Ali’nin Durumları – Ali Tacar
Ben nasılsam öyle, bu şairanelik canı cehenneme Neyse söylenen o işte, yaşamak da imgesiz Yaşamak da dikkat etmez imla kurallarına Büyük harfle de başlamaz, saygısız yaşamak Canı cehenneme son krizimin, son mor halkalarının, gözlerinin Adımı unutan en nihayetinde benim Kayboluyorum gitgide, evin yolu Ama ben önceden, şurada ya da burada Cümleler kurarken, ama efendim güzellerdi, […]
Edebiyat ve Söyleşi – Tamer Uysal
1 Edebi Röportajlar Üzerine… Roma İmparatorluğu döneminde kullanılan haber levhaları, Acta Diurna (Acta Publica), ilk günlük gazete ya da resmi gazete olarak kabul edilir. Roma döneminde yönetim ve halk arasında haberleşme Acta Senatus, Acta Urbis, Acta Publica adı verilen resmi gazete niteliğindeki bültenlerle sağlanırdı. Eski Çin’de hanedanlık tarafından Dibao adı verilen resmi gazeteler yayınlanırdı. Ortaçağda […]
Kara Bulutun Gönlü Susamış – Şennur Öz
Utancın adeti Görünce yolcusunu Kenarında gelincik açmak . Avucuna diş kamaştıran sözcükler bıraktım Dudaklarının etinden kanayacak gün Toprağa teriyle düşen . Sakındığım iyiliğin irileşti gözleri Zaman geçtikçe neden büyüdü Dokunmayacaktım Yarasını kendi yalayacaktı kedi . Yanlış toprağa ekilen tohum Küt kaldı boyu posu beklediklerimin Hasada lüzum yok Kurtlar kuşlar yesin ömrümü . İçimin çekirdeği sevi […]
Aşk Çikolata ise Araya Fıstıklar Girebilir – Cemile Kurtaş
Şehre akşam inmeye başlayınca değişmeyen tek şey, caddelerin kendine has telaşı olsa gerek. Kim ne derse desin, ben bu sağa sola koşuşturan kalabalığın telaşını seviyorum. Bu sesler insana güven veriyor. Sırf bu yüzden işten, eve dönerken yolumu uzatıyorum. Bir de oldum olası ıssız, sessiz, sokaklardan ürküyorum. Bazen evime iki sokak kala etrafımı dalga dalga saran […]
Son Yorumlar