
Beynimin içini kemiren depremler
Gönül tahtını yerle yeksan edecek.
Kadim dağlarımda ulu felaketler
Bir fincanın içinde karanlığa gömülecek
Getirin Musa’nın asasını geri
Sökün tabutumun çivilerini birer birer
Nasıl var ettiysem cehennemde bu zemheriyi
Öylede yakarım zemherinin göbeğinde isyan ateşini
Şitanın parkı yıkılmalı artık
Metruk kaldıysa gözlerimde gözlerin
Virane olmamalı senli düşlerim.
Bir cam kırığı yaban kavağının altında
Koştururken sana düşmüş olmalı içimden
Çıkaracak o kıvılcımı suzinak makamında
Bir Temmuz sıcağında güneş en tepedeyken.
Yükseltip göklere Musa’nın Asasını
Fırtınalar çıkaracağım vefa rüzgarlarından
Anarken son kez bir elif miktarı adını
Vaz geçeceğim ne varsa sen adına hatıralardan.
Çekilirken tenimde gözlerinin canı
Tırnakları sökülür gibi bir savaş esirinin
Kusacağım içinde sen diye dolaşan kanı
Son damlasına kadar kendi öz ağzımdan
Kökleri ciğerlerimde bir gül ağacı
Tomurcuklarında Havva’nın yalanları
Dikenlerinde jilet gibi sensizlik sancıları
Söküp çıkaracağım kendi öz ağzımdan
Gözümün görmedikleri de var
Umursamıyorum !
Kulaklarım ıssız sakinliklerde kalsın
Her yıkandıkça naylon kazağım
Varsın kısalsın
Ağzım ve kulaklarım küs kalarak ölebilirler artık.
Not: Şita’ya İsyan şiirinin ilk kısmı “Sekiz Çeyrek” adıyla Daima Edebiyat Dergisinde yayımlanmıştır. ( https://www.edebiyatdaima.com/zinnur-parlak-sekiz-ceyrek/ )
Bir cevap yazın