DENEME 491
Yaşamak Kaygısı – Cemil Şen
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki ne yaşadığımız belli ne de yaşayacaklarımız. Tam bir belirsizlik hali sanki bir bilinmezin tam ortasındayız. Günler öyle gelip geçmekte güneşin doğup batması bile görev icabı öylesine miskin. Eskiden içimizi ısıtan güneş şu an tenimize bile değmiyor, çünkü korkar olduk dışarı çıkmaktan hatta güneşe bakmaktan. Nedir korktuğumuz tam olarak? İşte bunun […]
Altın Güvercin Havalandı – Yasemin Evren
Güne sürprizlerle başladım. Köşe yazarlığı yaptığım Ekspres Aydın ve Ada Meclisi gazetelerinin imtiyaz sahibi dostum, kardeşim sayın Hasan Debreli telefonla aradı beni.“Hocam, bu gece Kuşadası Kervansaray’da Altın Güvercin Beste Yarışması’nın bir belgeseli var. Okan Bayülgen’in hazırladığı belgeselin adı, Bir Notanın Hikayesi. Bu belgesele basın olarak biz de davetleyiz. Sizin de adınızı yazdırdım” demez mi? Aldı mı […]
Takdir ile Tekdir – Dilek İşcen Akışık
Her şeye kusur bulmak, başkalarının aleyhinde keyifle konuşmak, dedikoduyla zaman geçirmek, insanları yargılayarak yerden yere vurmak çok kolay. Zor olan başkalarının iyi taraflarını, gelişimlerini fark etmelerini sağlamak, bunu dile getirmek. Başarıları kutlayıp mutlulukları paylaşabilmek, insanları yetenekli oldukları, çalışmak istedikleri alanlarda teşvik etmek ruhu zenginleştirir. Arzuladıkları sonuçlara ulaşamasalar bile, yolda olup kendilerine verdikleri sözleri tutmak için […]
Kış Kolleksiyonu – Berna Demir
Mutluluğu damarlarımda akan kanda coşkuyla hissettiğim yerdeyim hep burada kalsam hiç insan tanımasam, bütün duvarlarımı griden petrol pembesine boyasam. Kaçsam hiç dönmesem. Aydınlansam hiç karanlığa bürünmesem. Hiç durmadan bu sefer mutluluktan ağlasam; mavi gözyaşları akıtsam. Karlarda yürüyüp hiç iz bırakmasam, ay çekirdeği tarlalarına dalsam korkuluklara bir kalp taksam, hırçın sulara yelken açsam, yerin beş kat altına […]
Anne – Peri Tatlı
Anne! Söylemesi bile çok güzel değil mi? Bu bir kelime değil sadece, bu kelime içi dolu bir cümle hatta bir hayat kimine. Kiminin özlem duyduğu bir sesleniş “anne”, kiminin de yarım kalan hayatı. Hiç olmayanın bilmediği fakat içten içe özlediği, hep yanında olanın sıradan geldiği insan belki de. Lakin hayatının bir döneminde annesi var olan […]
Gogol’un Hicivli Öyküsü “Burun” Üzerine – Günay Filiz
Metin, ‘’ Mart’ın 25’inde Petersburg’da çok tuhaf bir olay oldu.’’ cümlesi ile başlıyor. Bir metnin tarih ve mekan vererek başlaması biz okurlarda olayın yaşanmış olduğu hissini uyandırıyor. Dolayısıyla bu, anlatacağı olayın daha gerçekçi olmasını sağlıyor. Metinde dış gerçekliğe gönderme yapan verilere sıklıkla rastlıyoruz. Örneğin, metin bizi o gerçekliğe çekebilmek için 25 Mart Petersburg verilerini […]
Makamı Büyük Vedası Küçük Dünya – Seda Durgun
Otogarlardan çok hastanelerin, yollardan çok morgların veda makamı sayıldığı ve görüldüğü bir ütopyada yaşamak için bir dünya telaşına ayak uydurmuş gidiyoruz. Ama giderken yanımızda neleri, nasıl sürüklüyoruz her şeyden bir haber! Keza yaşamaktan bir haberken, geride bırakılanlardan ve bizimle sürüklenip gelenlerden nasıl haberimiz olacaktı… Günden güne yok oluyoruz ya bir şeylerin farkına vararak ya da […]
Robot Bireyler – Ahmet Balica
Kimlerdi bu robot bireyler? Çağımızın gelişmesi ve teknolojinin ilerlemesiyle artık insanlar bir cep telefonu ile herkese ulaşabilir duruma geldi. İnsanların birbirlerine daha kolay daha hızlı ulaşması insanların kafalarını telefondan kaldırmamalarına neden oldu. İlişkileri güçlendirdiği sanıldığı halde tam tersi insan ilişkilerini zayıflatır duruma geldi. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz: Aile ortamında herkesin elinde telefon olup kimse birbiriyle […]
Zaman… Akıp Geçerken – Fırat Büyükcivelek
Çok sık söylediğimiz ya da çevremizden duyduğumuz sözlerden bazılarıdır: Zaman su gibi akıp geçiyor, pazartesi oldu bile, ilkbahar da geçti yaz oldu, çocuklarım ne ara bu kadar büyüdü? Bu yıl da geçti hiç bir şey anlamadım. Ya da zaman zaman kendimize soruyoruzdur: Ne ara bu kadar yaşlandım?Daha dün gibi 10 yıl öncesi… Bu çok doğal […]
Yeni Modernizm: Post-Modernizmin Eleştirisine Giriş – Ahmet Faruk Keçeli
GİRİŞ Ulus Baker (1998) videoya alınmış konuşmalarının birinde aklın kendi kendini eleştirmeye dizayn edilmemiş olduğunu söyler eski felsefe akımlarında. 20. yüzyılın post-modernizm için parlak zamanlarında ise, parlaklığının aklın kendini eleştirmesinden kaynaklı olduğunu görüyoruz. Öznelliğe dışsal eleştirinin oluşması için önce, o öznenin oluşması ve dışardakinin nesnel olarak kurgulanması gerekiyordu. Post-modernist düşünceye kadar bu yapıldı. Post-modernizm modernizm […]
Kirpiğin Düştü – Yusuf Mehmet Yerçe
Gecenin karanlığına kendimi bıraktım. Bir yok oluşun göz bebeğimde kaybolduğunu gördüm. Bir süre sonra kirpiğimin gözümün ucuna düşüşünü seyrettim, o kirpik benimdi lakin beni uyutmayan oydu. Gözümü ovaladım, her ovalamamamda gözümden yaş geldi. O kirpik benimdi. O göz de benim, onu ovalayan elde benim. Benim, ben olmaktan başka deneyebileceğim bir şey yok. Kendi mezarımdan başka […]
Gulliver’in Gezileri (Jonathan Swift) – Ahmet Gürkan Coşkun
Bir çoğumuz Gulliver’in Gezileri’ni ilkokul yıllarımızda okumuşuzdur. Okumamış olsak bile ismini görmüşüzdür. Kısa süre okuduğum Dumas’dan Binbir Hayalet kitabında ismi geçince tekrar başlayıp okumak istedim. En azından eski günlerimi hatırlamak için tekrar okuyup hatırlamak istedim. Okul yıllarımda benim okuduğum ve yarım kalan Gulliver’in Gezileri; çocuklar için olduğundan daha kısaydı. Öğretmenimiz kitap bitmeden kitapları topladığı için […]
Martin Eden’ı Neden Okumalısınız? – Elif Yalçın
Tolstoy’un dediği gibi: ‘Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir’. London da bu formülü uyguluyor ve hepimizi genç bir adamın peşinden sürüklüyor Ve bize anlatıyor: Neden’i olan Nasıl’ı bulurmuş. Önünde saygıyla eğiliyor, iyi ki bu dünyadan bir Jack London geçmiş diyorum. Elif Yalçın Bir varmış bir yokmuş… Martin Eden’da var olmakla […]
Son Yorumlar