ANLATI 495
PELERİNSİZ BİR KAHRAMANIN BİYOGRAFİSİ-İbrahim Tekpınar
Televizyon garip makine, bazı şeyleri görünür yaparken bazı şeyleri de görünmez yapar. Mesela: hayal dünyamıza kahraman diye, pelerinli, kırmızı donlu tipleri zorla sokuşturan, uzaylıların garip yaratıklar olduğunu, insanları kaçırabileceği hikâyelerini beynimize sokan televizyondur ki dünyadaki tek kötülerin insanlar olduğu fikrinde olmamıza rağmen bize inandırılmaya çalışılan budur. Zihin dünyamıza kahramanları bayram şekeri edasında süslü püslü karakterler […]
AYIP – özgür karaoglu
İyi insanmış dedem.Ben çok tanıyamadım dedemi.Öldüğünde ortaokula gidiyordum.Sorduğum herkesin bir hikayesi vardı dedemle ilgili,bir tebessüm ve son cümle;’’Ama iyi adamdı rahmetli’’ Askere giderken iki yıllık evliymiş dedem.Çocuğu yokmuş.İnsan kendine dert edinmese de böyle şeyleri,dert edecek çok insan varmış o zamanlar.Dedem askerdeyken toplanmış köyün büyükleri.’’Yumurtaları soğumuş bunun,ısıtmak lazım ‘’ demişler.Buğuya sokmuşlar karısını.Ölmüş.Döndüğünde öldüğünü söylemişler.Niye diye sormamış.Bir […]
MATRUŞKA HAVASI VERİLMİŞ ÂŞKLAR – Begüm Sırmatel
Bazı âşıklar ezelden ebede birbirlerini doğura gelir. Matruşka havası verilmiş zaman ve bedenlerdir ruhların bekçileri. Çok fonksiyonlu bir daktilonun hızlı geri gitme tuşu gibi geçmişe götüren ya da seke seke geri ket vurduran her ne varsa şimdinin zehri, An’ı gırtlaklayanların izidir. -Ve her nasılsa insanoğlunun- kendi çıkarını düşünen bir varlık olarak-, neyin kendi çıkarına uygun […]
Bizim olanı bizden ayırmak… – Seda Duman
Bu sabah diğer sabahlara nazaran öğlen değil de sabaha daha yakın bir sabahta uyandım. Yine gerçek yaşamla rüyalarım arasındaki çizgi silikleşmeye başlıyordu. Uyanmamaya çalıştım. Rüya görmeye devam edebilmek için karmaşık hayaller kurdum. Ama kurduğum hayaller de rüyalarım gibi gerçek dünyayla bağlantıların temsillerini içeriyordu. Gerçeklikten rüyalarımda bile kurtulamıyordum. Benim yaşadığım bu çekişmeye yatak keyfi veya şekerleme […]
DİRİLİŞ – GÜRSEL ÖZKIR
Yıllardır, hatta doğmadan önce beni vadinin kör kuyusunda gözleri kapalı hapsetmeye, kendilerine mahkum diretmeye ısrar ettiler bahar görmemiş vicdan çölleri. Çok uğraştılar beni benden edip, kendilerine uşak kılmaya… Ancak adımın özgürlük, soyadımın eşitlik olduğunu bilemiyorlardı… Yıllardır eşitlik ve özgürlük gözlerimin kapaklarını haksızlık kayalarının ağırlığına ve eşitsiz işkence yüküne terk ettiler. Bilemezler ki, terk edilen özgürlüğün […]
Buğulu Hayaller – Mert ÇELİK
Yağan yağmurun ardından yerin yaş olması belli ediyordu zaten yağmurun yağdıgını . Tıpkı benim seni sevdiğim andan itibaren kalbimde uçuşan kelebekler gibi .Yerin ıslak olması yağmurdanmıydı , belkide ıslatmişti bir esnaf toz olmasın dükkanının önü diye , ben dökülen suyun aşaği doğru süzülmesi ile yolun tamamını ıslak gördüğümden mi böyle düşünüyordum ..Nasıl bakarsan öyle görürsün […]
Günde iki defa doğruyu söyleyen yalan makinesi – Mücahit Kabaran
Kalıplaşmış cümleler ve tekrardan ibaret düşünceler arasında sıkışıp kaldım. Yeni şeyler türetmek istemiyorum. Farklı olayları farklı yollardan ele almaktansa, aynı konunun kabuk bağlayan yaralarını soymayı tercih ederim. Belki de bu yüzdendir takıntılı hallerim. Anlaşılmaya uğraşmayı bırakalı uzun zaman oluyor. Alnıma dahi yazsam ismimi, ismin ne diye defalarca soruluyor. Ya farklı alfabeleri kullanıyoruz, ya da farklı […]
Aşk ki gerisi vesaire… – vildan zeynep Can
İnsan ki aşkı taşıyan. Aşk ki kendini insana taşıttıran. Aşk ki en çok kadına yakışan. Kadın ki aşk’a ruhunu katan. Ruh ki bedelsiz Allah’a ait olan. Allah ki tek ve birdir. Aşk ki tanımlanamayan, belki binlerce kez açıklanan.Tek bir bakışla kalbini çalan adam ki sevmek mantığı ile yaşayan. Sevgi ki Leyla’ların, Şirin’lerin, Aslı’ların nazı; Mecnun’ların, […]
DÖNEN ÇARKIN OYUNLARI – BEGÜMHAN VARLIK
Savaşın etrafında dönen çarkın insanları, geçmişin gününü yaşamak istiyor. Ele geçirilmiş hırsların içinde, intikamın son kadehi sunuluyor. Sisli pencerelerin ardında oluşan sanatın gözyaşları, uçurumun kenarında bulunan dalgaların arasına karışıyor. Çıkarılan her şiddetli fırtınada, sanatın kaleleri birer birer yıkılıyor. Barışın insanları bir yandan haykırırken, fark edilmeyi bekleyen tutsaklık alevleniyor. Alevlerin içinde kavrulan intikam, son sunuş şeklini […]
Hasan Hüseyin Korkmazgil -Cennet Güvenç
Ben ne zaman hüzünlensem alırım elime bir şiir kitabı. Ve ben ne zaman seni okusam dağılmış yıkılmış bir harabeye benzetirim kendimi. Duvarları yıkılmış, sıvası dökülmüş bir kerpiç ev gibi. Anadolu’nun bağrından kopup gelen yeni yetme bir delikanlı sevdası gibi çarpar durur yüreğim o anlarda. Hüzünle karışık hasrete bürünen bir mısranın haysiyetinde kaybolurken ruhum, iki damla […]
AHMET UYSAL’DAN BURSA’YA ŞİİRLER… -TAMER UYSAL
(1) Sevgilim bir kaşı eğik bursa ikindisiydin sen (Ahmet Uysal) Hölderlin, “insan yeryüzünde şairane mukimdir” der.Yani hayat bir şiirdir aslında ucu sonu belli buna layık olmak isteyen bir insan gibi, şair dili ile bu yaşamı dokur… Yani onu alelade olmaktan çıkartır yeniden kurar ona yeni bir mana katar… Kuru toprağı işlemek mümbit hale getirmek gibi […]
Polenler, Perdeler ve Bebekler – Gizem AĞBAŞ
Hiç hayatın dışında kaldığını hissettin mi? İnsana Çok Uzak, anlaşılma güç, ağır bir duygu değil bu. Sadece bazen etrafında konuşan onca sese rağmen varlığından bir haber yanında duran resme, başının üzerinde asılı afişe dalan gözleri fark edersin. Sandığın gibi merkezi misin hayatının yoksa çemberin dışında mısın? Peki, bu hayat sahiden senin mi? Aldatılıyoruz ve biz […]
Apolte Kruncky
Bir fikirden kurtulmak için kaç bıçak darbesi gerek atmayan kalbine? Kaç kat toprak örtmek lazım en derine gömebilmek için? Ben, hastalıklı bir zihnin yarattığı son düşünceyim. Yakıp da bitiremediğiniz sigaranın ısınan izmariti, Geçmişten geleceğe gözlerinize kapanan bir perde, Ne zaman beni duymak isterseniz de, ettiğiniz en içten küfrün gizli öznesiyim. Kaç gece kalabalık bir yalnızlık […]
Son Yorumlar