
Bayan C. büsbütün uzanıyordu yatağında. Gece bir gram uyku bile girmemişti gözüne. Saate baktı. Son ağlayışının üzerinden yaklaşık üç buçuk saat geçmişti hatırladığı kadarıyla. Bu bir rekor olmalıydı.
Kalkmaya hâli yoktu, fakat kendini zorlayarak da olsa mutfağa yürüdü. Buzdolabını açtı, kapattı. Yiyecek hiçbir şey yoktu. Gerçi olsa bile yiyemezdi. Son doksan iki gündür iştahı yoktu. Sevgilisinin gidişinin üzerinden tam doksan iki gün geçmişti. Oysa onsuz bir gün bile geçiremeyeceğini düşünüyordu. Takvime baktığında olana inanamıyordu. “Vay be, tam doksan iki gün.” diye geçirdi içinden.
Mutfaktan çıktı, koridorda ilerledi. Duvarında asılı olan aynaya baktı. Gözlerinin altındaki morluklar çok belirgindi. Yanaklarında gözyaşlarının bıraktığı izleri görebiliyordu. Göz kapaklarında üç gün önce sürdüğü rimelin kalıntıları vardı. Üç gün boyunca yüzünü bile yıkayamayacak kadar tükenmiş ve bıkkın olduğunu düşünüp ne kadar acınası olduğunu hatırlattı kendine. Oysa üç gün önce kendini toparlaması gerektiğini biliyordu. Makyaj yapıp kafa dağıtmak için dışarı çıkmıştı. Başarısız bir denemeydi bu. Her bir sokak ona sevgilisiyle geçirdiği günleri anımsatmıştı. Bu onu daha da beter hâle sokup özlem girdabının en dibine çekmişti.
“En son oradaki bankta yan yanaydık.”
“İşte onu ilk kez gördüğüm sokak.”
“İlk kavgamızı yaptığımız kafe.”
Bir süre o günü düşündü. Sonra ilerledi. Salona geldi. Sehpanın üzerinde kurumuş papatyaları gördü. Sevgilisinin hediyesiydi. Ona papatyaları çok sevdiğini söylediğinin ertesi günü elinde beyaz papatyalarla kapısına dayanmıştı. Düşünceli davranıyordu, terk edip gitmeden önce.
Salondan çıktı. Düşünmeye devam ettikçe göğsünün ortasındaki ağrı büyüyordu. Evinin içine sığamıyordu. Camı açtı, nefes almaya çalıştı. Temiz havayı içine çekti. Biraz daha hafiflemiş hissediyordu şimdi. Fakat acısı hiç geçmiyordu.
Ondan nefret mi ediyordu, yoksa onun için canını verebilecek kadar seviyor muydu, bilmiyordu. Makyaj masasının çekmecesinden bir albüm çıkardı. Sayfalarda dolaştı. Her bir anısı tekrar canlandı. Onunla birlikte geçirdiği güzel günleri hatırladıkça hem dudaklarında bir gülümseme oluşuyor hem de midesi bulanıyordu. Bütün hisleri birbirine girmişti. Ağlamaya başladı.
Yakmaya kıyamadığı albümü sinirle odanın bir köşesine fırlattı. Dolabından kıyafetlerinin arasında sakladığı bir fotoğraf çıkardı. Bu sevgilisinin nişan fotoğrafıydı. Yanında o kadın vardı. Bayan C. uğradığı ihanetin onda bıraktığı öfke ve kırgınlıkla aklını kaçırmak üzere olduğunu hissetti. Sevgilisinin söylediği her bir yalana inanırken ne kadar da aptal gözüktüğünü, sevgilisinin uğrunda öz saygısını ne kadar da yitirmiş olduğunu düşündü. Bunları hak etmediğinden emindi. İçindeki hayal kırıklığı bitmiyordu bir türlü. Elinde fotoğrafla yavaş yavaş balkona ilerledi. Balkondan içeri girdi. Sigarasını yaktı.
Kirpi Edebiyat ve Düşün Dergisi olarak öyküsü için Hacı Sabancı Anadolu Lisesi Yaratıcı Yazarlık Kulübü Öğrencilerinden 9F Sınıfı Zeynep BÜYÜK‘e teşekkür ederiz.
Bir cevap yazın