DENEME 490
MAĞARADAKİLER-CEMİL MERİÇ – Mehmet Özgür Ersan
İnsan bir mağarada gibidir. Elleri kolları zincirlenmiştir. Gördüğü bütün şeyler, mağarada Karagöz ve Hacivat gibi gölge oyunudur. Bu insanların zincirlerini kırsan, onları gün yüzüne çıkarsan, gerçek görüntüler göstersen de o insanlar gerçeği alıştıkları siluetler olarak görürler ve bu yeni görüntülerin asıl gerçek olmadığını savunur ve sana düşman olurlar. Eflatun (Aristo) İskenderiye Kütüphanesi’nde uzun yıllar çalışıp […]
Ödünç Umutlar – Duru Didem Berkan
Ne kadar derindeymiş dibim; batıyorum batıyorum iniyorum iniyorum kendimi bir kaya gibi aşağı bırakıyorum. Ufalıyor ufalıyor… UFF! Alıyor. UFF! Ediyor. AHH! Alıyor. AHH! Çekiyorum. Bir türlü dibe varıp ayaklarımdan güç alıp yukarı çıkamıyorum. Suyun en derininde bile hep bir sarmal labirentin içindeyim. Gökkuşağının dibindeki altın yüklü küpü arayan hatta gökkuşağının bir ucundan kayıp altın küpünün […]
Merhaba Distopya Ben Seni tanıyorum Corona’dan Değil Çok Daha Eskiden – Özge Paksoy
Çağımızın felaketi insanı yaşamdan çeken adı malumunuz Corona virüsü olarak tarih yazıyor. Oysa mağaraya dönüş bize bir şeyler anlatmalı. Mağaradan çıktığından beri cani, uyumsuz insan. Şimdi Platon’un mağara gölgelerindeki zincirlere dolanıyoruz. İnsan derken insan kendini dışlasa da türüne ait olmanın acısını yaşamaktan kaçamıyor. Corona günlerinde romantizm yapacak halde değiliz. Bu bir felaket. İnsanlık bu felaketi […]
KİMİ KADINLAR – Mir Murat Demir
Hayata karşı bir duruşları vardır, kısa sürede anlarsınız ki yalnızdırlar ama güçlüdürler. Yakın olmadan, konuşmadan, okumadan, izlemeden dahi yansımaların da yüzlerce mesaj verirler, dünya ya ve hayata. Her insanda ki gibi duyu organları faaldir, dirençlerinin yüksek olması, güçlü olmaları ruhlarında ki arıtma ve arınmadır. Herkesten biri olarak kırılır, hastalanır, yorulur, acıkır, susar, özler, öfkelenir, gergin […]
ACI ARAYIŞTIR – Hande Erkut
Gerçek hayatta olduğu gibi romanlarda da toplumla sevmeyi, alışmayı ve hissetmeyi öğrenen insanın bazı zaafları oluşur. Zayıflıklarıyla var olmaya başlamanın yarattığı “acı çekme” döngüsü toplum içindeki hayatın devamına yön verir. Yusuf Atılgan’ın Aylak’ı ve Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu eserindeki hasta çocuk da Türk roman dünyasının acı ve benlik döngüleri içine hapsolmuş varoluşlarıdır. Eserler boyunca […]
SALGINLA MÜCADELEDE SAĞLIK ÇALIŞANLARI -Ali Eren Yıldız
Tüm dünya Covid-19 pandemisiyle mücadele ederken medya ve çeşitli yayın kuruluşlarından insanlar bilgilendirilmeye ve bilinçlendirilmeye çalışılıyor. Salgının dünya genelinde durdurulması ve can kayıplarının önüne geçilebilmesi için istisnasız herkese hijyenin sağlanması, gerekli koruma önlemlerinin alınması ve mümkün olduğunca dışarı çıkılmaması konusunda önemli sorumluluklar düşüyor. Covid-19 virüsünün neden olduğu koronavirüs hastalığıyla mücadele edilen bu kritik dönemde hastalığın […]
Korona Sonrası Yeni Dünyada, Yeniden Büyük Türkiye Mümkün mü? Nasıl?-Gürkan Avcı*
İNOSAM çatısı altında başta ekonomi, eğitim, kamu yönetimi ve siyaset olmak üzere uluslararası ilişkiler, tıp, mimarlık, teknoloji, din, hukuk ve sosyoloji gibi disiplinlerden uzman, bürokrat, akademisyen ve araştırmacıların iştirak edeceği dijital çalıştaylar ve organizasyonlarla “Yeni Dünya Düzeninde, Yeniden Büyük Türkiye Perspektifleri” başlıklı konsept çalışmaları ve vizyon belgeleri ortaya koyacaklarını kaydeden Gürkan Avcı şunları söyledi: DİJİTAL […]
Binaların YÜKSEKliği -Volkan Bağçeci
Binaların YÜKSEKliğinin yarıştığı bu kentte, tek katlı yuvaların “ALÇAK” gönüllü çocuklarıydık. Tek oyuncağımız hayallerimizi tadilat etmekti sokakların çamurlu yollarında. Yağmurlu günlerde ıslanmak ahmaklık değil, el ele tutuşup gökkuşağını izlemek için, kırmızı renkli çatılarda güneşin belirmesini beklemekti saatlerce. Güneş gri bulutların arasından baş gösterdiğinde, tek kaygımız ıslak ayakkabılarımızı kurutmaktı. “Kendimize benzeyenleri sevdiğimiz söylenir.” Düşünce ve zevk […]
Çiriş/ Furkan Bayrak
Mart ve Nisan aylarında da Toros Dağları Çiriş kokar. Çiriş, Toros Dağları’nın üzerinde dimdik açan binbir çiçekli ottan sadece biridir. Görünce bu otu Dadaloğlu’nun sesini Kadirli’den duyar gibi olursunuz. Yamandır Dadaloğlu ve gönlü yanık dimdiktir. Bağdaş kurunca sazına vurur, yanık yüreklere doğru deyişlerini yollar. Dinleyenler kâh yiğitlikten kudurur kâh gönül yanıklığından delirir. Ah bre Dadaloğlu […]
Etemenanki ya da Cam Kent – Aysel Karaca
“Hangi kent benzer bu büyük şehre… al, mor atlas kaplı, altın, mücevher, inci süslü… yeryüzündeki kötülüklerin ve fahişelerin anası büyük Babil…”1 Günümüzden yaklaşık 5.000 yıl önce var olmuş, ve binlerce ton kumun altında kilitli kalmış bir kenti anlatıyorsak, orası artık bir kent değildir. Olsa olsa, binyıllardır nesilden nesile aktarılan bir masalın, sonsuz aşkın ve ihanetin […]
Sınav – Berrin Yelkenbiçer
Hepimiz ciddi bir sınavdayız, hayat aniden “çıkarın kağıtları, yazılı yapacağım. ” dedi, sorular hep çalışmadığımız yerden ; yöneticiler, liderler, hükumetler sınavda; her şey yolundayken yönetmek çok zor değil, şirket de yönetilir, holding de, ülke de, hah, şimdi bir de bunu çok ciddi bir krizdeyken yap, herkesin ödü patlıyorken yap, çalışma motivasyonu çok düşükken yap, […]
Neden Bulgakov Okumalısınız? – Funda Ergenekon
“En büyük ahlaki çöküntü korkaklıktır” Rus edebiyatı, her yaştan herkesi kendine çeken ve gerçekten etkileyici yazarları ve romanları ile neredeyse ikonik bir marka olmuştur. Rus edebiyatında hangi yazarları biliyorsunuz, diye sorduğumda, aklınıza hemen Dostoyevski, Tolstoy ve Gogol gibi üç büyüklerin gelmesi çok normal. Ya da Rus edebiyatında hangi kitapları okudunuz sorusuna, bir çırpıda Suç ve […]
Şiir Yeni Peygamberlerini Arıyor! – Kalgayhan Dönmez
Şiir, dil ve yazı icat edilmeden önce ilk insanların mağara duvarlarında vardı belki, biraz resim biraz emojilerle olsa da; başlangıçta estetik ve sanat olmasa da konu vardı, mesaj vardı, anlam vardı. Dil bulununca nasıl olsa estetikle birlikte sözcükler de yerini alacaktı. Şiirler sabırsızdı ve yazının hatta dilin bile bulunmasını bekleyememişlerdi; zaten şair her çağda acelesi […]
Son Yorumlar