YAZARIN KADINLARI-Hasan Güneş
Sahil şehirlerinin herhangi birinin denizinde intihar eden genç bir kadın hayal etti yazar. O sıralarda sevgilisi onu aldattığı için beni yarattığında böyle bir tasavvura kapılmış olmalıydı. İntihar sebebi(m), hayata aynı zaviyeden baktığına ikna edemediği(m) bir yazardı. Bir kitap fuarında tanımıştı kız onu, her kitabını çıkar çıkmaz okuyan hasbi bir hayranıydı. Yeni çıkmış Mekâna Sığmayan Zamansız […]
Benimle Oynar Mısın?- Ezgi Tabar
-Pardon, bakar mısınız? Benimle ip atlar mısınız ya da sek sek oynasak birazcık, olur mu? – Ne diyorsun Allah aşkına, deli misin nesin? -Pardon, gitmeyin lütfen, bari biraz evcilik oynasaydık… – Çattık yahu, git kızım başımdan, şu alt sokakta çocuklar top oynuyorlar çok istiyorsan git onlarla oyna. – Onlar istemiyorlar beni, geçen gün istemeden biraz […]
Anaç Gece – Hüseyin Çağırgan
gün sızar eşiklerden geceyle gündüz öpüşürken kapıları açılır bin bir öykünün yaşandığı evlerin kalın perdeleri çekilir pencerelerin çocuk sesleri doldurur sokak aralarını güneş verirken harını ağır ağır kahveler sunulur gümüş tepsilerde iğne oyasından örtüleriyle kim ev sahibi kim konuk sesler seslere karışır gün batar uzaklardan babalar gelir omuzları düşük gözleri kanlı, bakışları yorgun çocuklar nazlanır […]
Sokağa Düşen Ayraç – Aziz Nayır
Yazık dedi dönüp adıyla başlayan seslenişe yaşlı bir bulutun yol verdiği aydınlık grinin hep bulanık ve karışık kimliği ne siyah ne beyaz bir filme başlandı . o atları sildiler düşlerimizden çünkü kırık yürekle yaşamak pek zor bir yolu yoktu bildiğin sırçayı yeniden biçimlemenin ve yıkamanın gölgeyi, düşmüşse suya . çocukların geldiği zamanlardı coşkusuz, bakışsız, yüreksiz […]
Felsefeci ve Güzel Kız – Galip Önlü
Yorganı üzerinden hızla attı, doğruldu ve sisli camı soğuktan kızarmış elleriyle sildi. Sökük ranzanın yanı başındaki kırık dolabın üstünde gözlüklerini aradı. Gözlerinde keskin kırmızılık, yaşarma, bir nevi morarma hâkimdi. Gözlüklerini taktıktan sonra dışarıyı seyretmeye koyuldu. Masmavi gökyüzünün kapkara yeryüzüne olan uzaklığı fazla değil gibi… Martılar mutlu görünüyor, kuşların kafaları rahat. Özgürce uçuyorlar… Böcekler, ne kadar […]
İsmail Bey’in Hikâyesi – Merve Kubanç
Annem, beni buraya bıraktığından beri uzun zaman geçmişti. Öyle uzun zaman ki, ilk başlarda, günlerin hesabını tutmayı denedimse de yolun çeyreğine bile varamadan, saymayı bırakmıştım. Bu vazgeçmişlik, beklemek konusunda yardımcı olurdu belki. Ama olmadı. Birini ya da bir şeyi beklemek, insan denen yaratığa verilmiş en büyük ceza olsa gerek. Aynı bünyede ümit ve hayal kırıklığı. […]
DİL-RUBA-Rümeysa Boğa
Şiir yazan kadınlar için mevsim normalleri şimdi, Yağmurun mürekkebe talip olduğu saniyelerindeyim günün, Elimde kalemim, Pervazımda gönülçelenim. Perdemi aralıyorum, Radyonun sesini açıyorum, Daha çok açıyorum, Tüm dünya duysun diye bu türküyü, Nasiplensinler bilakis.. Öyle bir geçer zaman ki diyor türkü, Duruyorum, Nasıl geçti seneler diye düşünüyorum? Türkü devam ediyor, Bir cevap buldun mu sorulara? .. […]
EY İNSANLAR -Burhan Toptaş
Ey insanlar! Yokluk olsun, Açlık olsun, Veya bir dilim ekmek için Verilen mühim kavga Bilmem ki sizi benden iyi kim anlar? Ey insanlar! Düş kırıklığı ardına saklanmış Büyük gövdeli kalpazanlar. Acılardan ari Kardeşliğe hasret Yılmışlıktan yılmayanlar, Ey insanlar! Bir damla umut için Hayatını satanlar. Ey insanlar! Ne şaşılası ama ne güzeldir, Sabah uçurum kenarlarında açan […]
Oysa Masmaviydi Gökyüzü – Sedef Ergürbüz
Oysa masmaviydi gökyüzü, tıpkı pınardan akan su gibi… O halde neden gökyüzüne baktığında bile kapkaranlıktı içi? Neden diye tekrarlayıp durdu kendi kendine; neden, neden, neden? Hayatı boyunca çok çabalamış, hiç bir zaman yılmamış, zorluklarla mücadele etmişti. Hayatın gece ve gündüzü, sevinci ve hüznü kapsadığını bilecek donanımda ve olgunluktaydı. Daha huzurlu ve aydınlıkta olması gerekmiyor muydu? […]
Bir Köpeklik Mesafe-Özge Paksoy
Tıpkı bedenin aldığı fiziksel şiddete dayalı yaralar gibi ruh da duygusal şiddete dayalı mermi yaraları-kırıklar-yanıklar-kesikler-boğulma izleri ile yaralanır. Öyle ki an gelir ruh yaraları sonsuza açılır ve beden görünmez olur. Ve bazen söylenmeyen tek bir söz tüm zamanların en acı sözü olduğunda yeni ve derin bir kesikle sessiz bir çığlığa vurulur sabah. Bir bakarsın uyumadan […]
Islahevi – Josef Hasek Kılçıksız
Aslında bu hikâye, bir ülke veya zamanla sınırlı olmayan dünyanın kendisi kadar eski bir sürgün hikayesidir, ama isterseniz siz bunu bir aşk hikayesi olarak okuyabilirsiniz. Bir şey oldu. Belirli bir yerde değil, gezegenin neredeyse her yerinde, nedenleri iyi anlaşılmayan ancak eylem biçimleri ve sonuçları bakımından her yerde aynı şekilde hissedilen bir olay. Bir ıslahevinde […]
Taş Köprü – Zeynep Kasap
Yüzüm de büyük şehrin küçük dünyamdaki büyük mutluluğu, üzerimde koca düğmeli mavi önlüğüm, boynumda annemin elleriyle ördüğü beyaz dantel yakam, sırtımda küçük siyah okul çantam ve bir elimde beslenme kutum minik adımlarımla bir elim boşta, Taş Köprü’nün üzerinde babamla okuluma doğru giderken ya da koşarken, aslında babam hızlı hızlı yürüyüp almış başını giderken, ben […]
Nereden Nereye?- Dilek İşcen Akışık
Her gün ofise gelir gelmez ilk işi kahvesini yudumlarken gazeteye göz atmak. Erken saatte bir davası veya görüşmesi yoksa manşetleri çabucak taramakla kalmaz, bütün haberleri, yorumları dikkatle okur. Hayat ne tuhaf… Günün birinde çok tanınmış bir avukat olacağını söyleselerdi, kendisi bile inanmazdı. Ya şimdi… Hayallerle gerçekler ne kadar farklı. Bir yanda iki çocuk ve ona […]
Son Yorumlar