Soğuk sessiz denizde martılar
Mum ışığında ruhları arıyorlar
Kanlı denizin ortasında
Habersizce uçuyorlar
Gökyüzündeki yalnız ruhlar
Sessizce odalarına çekiliyorlar
Odasına terk edilmiş çocukça bir hüzün
Kaplıyor Haydarpaşayı
Kıyıda köşede kalan son trenleriyle oynarcasına ağlamaklı
Kırık camii minaresinden sesleniyor insanlık
Durmuş Haydarpaşa’nın saati
Ellerin sararıp dökülmüş ağaçlardan
Yalnız kalan birkaç çaput parçası
Her rüyanın esintisiyle
Kırmızı kanlar boyunca sallanıyor çaputlar
Saat ikiye gelmeden duran büyük saatin
Asılı saatin okları birbirini kovalamaktan yorgun
Kahverengi ruhu bekler elleri
Gözleri
Bekler ışıktan yansıyan mutlu gözleri
Yalnız ruhların semti Haydarpaşa’da
İkiye gelmeden durmuş insanlığın saati…
Bir cevap yazın