ANLATI 495
samatya-ışın güner tuzcular
Zaman İçinde Bir Yerlerde İş çıkışı kalabalık caddede yemek yiyen, kafelerde oturan, sinemaya giden, avare avare sokak müzisyenlerini dinleyen insanların arasından ekseri sahaf dükkanlarının yer aldığı Aslıhan’a kadar hızla yürüdü. Bu dükkanlarda zaman geçirmeye, kitap, plak, resim, haritalarla tıkabasa dolu dağınık raflara göz gezdirmeyi, sahaflarla sohbet etmeye bayılırdı. Rasgele çevirdiği sayfalarda yaşanmışlıklara dair […]
sinemden kalemime- sinem albayır
Şuan kendimi yazmaya hazır hissettiğim an, işte şuan duygularımın taşıp, sürüklenip kağıdı bulduğu an. Her yaşadığım anı en uç noktada yaşamanın anlamını çözemiyorum. Kanıyorum ve yanılıyorum. Üstelik bunca yanılgıya rağmen üsteleyip devam ediyorum. Sizde öylesiniz görebiliyorum. Yanıldıkça ağzım bozuluyor inandıkça küçülüyorum, sonunda yok olacağımdan emin olsam, inanmaya hep devam ederdim. Yok olmayacağım, küçülmek elimde […]
nefes aldıkça – özcan kalbinur
‘Geldik’ dedi, eski bir apartmanın önünde durduğumuzda. Ferforje kapısının üzerinde ‘Huzur Apt.’ yazan adının aksine kasvetli bir binaydı burası. Bir yeri kasvetli diye hissetmeyi garipsedim. Hafifçe gülümsemiş de olabilirim bu yüzden. Aylar boyunca kanepede battaniyeye bürünmüş, hayattan kopuk, odasının perdesini bile en fazla yarı aralayan biri için bu his gerçekten şaşırtıcı değil midir? ‘Geldik’ […]
çıkmaz sokak-mahmut yıldırım
Gündönümü… En uzun gecelerden birindeyiz bugün. Geceleri ıssız ve karanlıktır buralar. Bir yere varmayan, anlamsızca biten bir sokak… Burası çıkmaz sokak… Başımı pencereden çıkarıp sağa sola bakınıyorum. Ağır ve hüzünlü bulutlar soğuk renkleriyle gökyüzüne çökmüş, beş bir yanımı sarmıştı. Beşinci yanım kalbim… Yağacakmış gibi bekliyorlar. Bense derin hislerim yanı başımda, bir elimde koyu kahvem, […]
atölye -nihan feyza lezgioğlu
Binanın en üst katında, köşede bir odaydı. Resim atölyesi. Seneler içinde her yer değişti de bir o mıhlandı kaldı orada. İlk yıllar Mustafa Bey ile yapılırdı resimler. Daha çok, patates baskısı ve parmak boyası aslında. Eller sık sık kirlenir, cam kenarındaki lavabonun önünde uzun bir sıra oluşurdu. Çok kalabalık değillerdi ama suyla uğraşmak eğlenceliydi! […]
tesadüften daha fazlası- gökhan evren
Bir tarafımı hep uykusuz bıraktım.Tesadüften daha fazlasıydı sende gördüğüm şeyler.. Yavanlığını kaybetmiş,heyecanını kazanmış ,belki de hafifletilmiş bi ceza aldım kendime.Sevdim çünkü.. Aslında hiç sende olmamış birini kaybetmenin cinnetinde, yüzünü her gece katlayıp saklamak gibi.Diline satır satır işlediğini, kaleme dökemeyince anlarsın.Hissettiğini de kaybettiğini de..Bi sokak yıkık dökük, binaların arasında adım adım.Tutarlı ve bu kez nereye gittiğini […]
zelzele-suna elik
Depremin üçüncü günüydü sanırım. Zor şartlarda bilet bularak istanbul yolunu tutuverdik bir ucundan. İlk defa şehir dışına çıkmanın heyecanı vardı,içimde.Yasadığım ve benim tek dünyam olan kentimin dışına çıkacak farklı insanlar farklı yerler görecektim.Otobüs tıklım tıklımdı fakat boğucu ve sıkışık olan daha çok olumsuz duygular; biraz gerginlik,huzursuluk ve kaygıydı.. Pencere kanarina geçtim seyre daldim. Sonra hızla […]
yozlaşma-özgür karakaya
“Sınırsız güç yozlaşmaya mahkumdur.” Willliam Pitt’ Yozlaşma olumsuz bir kavramdır.Özündeki iyi niteliklerin bir takım dış etkenlerle zamanla yitirilmesidir. İyi durumdayken kötü duruma geçiştir. […]
cenaze-mehmet çankaya
Erdinç kalp krizi geçirmesi sonucu tam eli dört yaşında ölmüştü. Ölümü ailesi ve iş arkadaşları üzerinde derin bir şok etkisi bırakmıştı. Çok sağlıklı, hareketli ve mutlu bir yaşamı vardı. Herkes tarafından sevilen ve sayılan biriydi. Kimse onun ölümünü kabullenemiyordu. Akraba, dost ve arkadaşları merhum Erdinç’in evine […]
DOKSANLAR FENA ÇOCUKLAR DEĞİLDİK BİZ..! ÖZLEDİĞİMİZ O YILLAR -Cennet Güvenç
Altmış, yetmiş, seksenler derler ama en güzel yıllar doksanlardır. Çünkü hiçbir şeyin tüketilmediği son yıllardan arda kalan zamanlardı. Her şeyin kendine özgü olduğu, temiz yılların kirlenmemiş son dönemin, son çocuklarıydık bizler. Sokaklarda oyun oynayarak, dizleri yara bere içinde kalıp, annemizin yanına koştuğumuz zamanlardı. Salçalı ekmeklerimiz vardı bizim oyun arasında eve gitmek istemediğimizden, annelerimize yalvara […]
Küllenmeyen yangın: Sivas Katliamı -KENAN KIRKAYA / RÜŞTÜ DEMİRKAYA
Aradan 15 yıl geçti… Mağdurların, tanıkların acısı dinmedi. Sağ kurtulan İlham Cem Erseven, Haydar Ünal, yaşamını yitiren şair Behçet Sefa Aysan’ın kızı Eren ile Hacı Bektaş…. 33’ü aydın, sanatçı, yazar 37 kişinin diri diri yakılarak katledildiği Sivas Katliamı’nın üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen, olayın mağdurlarının, tanıklarının yaşadığı acı dinmedi. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak […]
Mazur Görmek -Gupse Nur Aydın
Siz şimdiden affederseniz cüret edeceğim. Neye mi? Bana kalırsa fark etmez. Ortak bir paydada buluştuğumuz sürece, ben ağzımı açmadan önce. İnce bir iple sınırlarımızı çizeriz. İnce beyaz bir ip, yoksa nasıl karışırız birbirimize? Sırada bekleyenler var bir süredir. Hep ince duvarlı evinde yan odaları dinleyenler, kırık merdivenlerden gelenler. Uzun yollar gitmeyi özledim canım, gözümü arada […]
YANIK SOKAKLAR – Hüseyin AKCAN
“ölüm bu mu? ölüm, bir yaşamdan başka bir yaşama savrulmak mı, yoksa zamanı hiç yaşamamak mı?” Akrebin Yolculuğu Uzanıp karnından öptü. Yumuşacık, kesik kesik kar yağıyordu. Uzanıp karı da öptü. Öpüşleri hep çarpık ve kekre. Semaver dünden beri dumana boğuyordu tüm duvar diplerini. Bundan böyle uyumayacaktı. Kararını vermişti lakin havada süzülüp […]
Son Yorumlar