Aralık 2020 59
Ölüler ve Yaralılar – Ahmet Akif Özcan
Tayfun vitesi 3’e düşürdü. Yağmur halâ etkisini gösteriyor ve çok kolay olan bu kovalama oyunu iyice zorlaşıyordu. Ağzında duran sigarasının yarısı bitmiş, sigaranın ucunda duran kül bacaklarının arasına dökülmüştü. Hızlı bir şekilde camı biraz aralayıp, sigarasını ağzından bir hamle ile atıp camı kapatması 3 saniye sürmüştü. Arabadaki yeni cinayet polisleri, “amirim yavaş, amirim bu […]
Dişi Bir Sözlükten Tercüme – Rıdvan Yıldız
Dişi bir sözlükte başlıyor annelik ağrıları Sonra yarısı sencil oluyor kadının Eli silahlı bir erkeklik hangi kütüphaneye sığar? . Hukuku öldürünce kaç matem düşer gözlerinin nişanında Hem de bile bile sokak ortasında Soldurdular saçlarını Hayatın perdesi kapandı gözlerinde Kimse ölmedi açlıktan Kimse gülmedi Kimse bilmedi Kimse sormadı Yara nerde diye Derinlerde çürüyor içimin çiçekleri . […]
Ve Raks Başlıyor – Zeynel Kürkçü
Susuyor şehir Ne gürültüsü kalıyor Ne de görüntüsü Süzülüp gidiyor cam buğusunda Kayboluyor siluetler birer birer Tanınmıyor insanlar . Duruyor akmıyor Yağmur tutmayan çılgın nehir Durgunlaşıyor her şey . Nice zamandır vuslat bekleyen İki can kalıyor bir başlarına Gecenin şehrin tam ortasında . Derken, bir yıldız kayıyor Işıldıyor hasretin karanlığı İnce bir çisilti eşliğinde kavuşma […]
Tül – Edip Çakı
Kıyısına sığınıp esir bir nehrin, eteklerinde geziniyor gözlerin Sen bir sırrın el değmemiş tazeliğini taşırken içinde Dışında sen kokan bir zaman doğururken ölü cümleler Adı sende açan bir çocukluk büyütüyorum beşiğinde Saçlarının rüzgâr kokusuna varmak için kaç şiir Kaç gençlik hayali birikir de parmak uçlarımda Ben ise solgun bulutları emziriyorum durmadan Sen bir şehrin dil […]
Yapamıyorum – Sevda Akcasu
Bu gün bir evi temizlemeye gittim. Esasında ev temizliği sevdiğim bir şey değil. Annemden ötürü temizlikten nefret ettim hep. Yoo! Suçlamak için demiyorum, biraz sonra anlatacağım nedenini, az bekle. Kendimi bildim bileli hiçbir isi doğru düzgün ve eksiksiz yapamadım. Bu gün gittiğim evde, aslında bana uymayan bir şey ama hep yaptığım şeyi yaptığımı gördüm ve […]
Gözlerinin İçine – Aslıhan Dölek Keçim
Şu hale bak! Böylesini görmedim. – Çok karardı değil mi? – Evet. Gece gibi. Sanki yüz metre ötede yerle gök birleşiyor. Gelsene. Şuraya bak. Nasıl savruluyor tekneler! – Şimdi bırakamam elimdekini. – Bir çay demlesen de içimiz ısınsa! – Hep seversin sen böyle fırtınaları! – Severim. Sıcak bir evde oturup pencereden izlemek keyif veriyor insana. – Kapı mı çaldı? – Bilmem. […]
Düşüncelerinle Özgürleşmek – Muhammed Şen
Kapalı kapının ardında umut beslemenin Çaresizliği Yapılan her hatanın bir daha tekrarlanacağından Korkmanın verdiği acı Ne derler düşüncesinin ardına gizlenmiş Fitnenin getirdikleri Gidin İstemiyorum Bana getirdiğiniz Sözde doğru kararların ardında Nefesimi kesen ferahlığı Gidin İstemiyorum Yalandan hüzünlü bakışlarınızı Bulaştırmayın bana hastalığınızı Kirletmeyin biriktirdiğim düşünceleri Benim esaretim sadece inadıma Esir olmam zindanınızda Tutamazsınız beni Gün ışığını […]
Bir Güreş Minderidir Hayat – Yasemin Evren
Üzerinde küçüklü büyüklü karşılaşmaların olduğu. Kendi adaleti kendi içinde bir güreş minderi. Ama mantıklı, ama mantıksız. Tuş olmak, oyunun sonudur yenilen için. Hak etse de etmese de…Kural uygulanırsa, aynı kiloda olanlar güreşir minderde. “Uygulanırsa” dedim bak, tırnak içinde. Her zaman kurallara uygun mu güreşilir dersiniz? Hele de hayat minderinde. Yok. Kazın ayağı başkadır bu minderde. Bu minder […]
Palaçinka – Öznur Unat
Rus lokantasını çok severim. Sarı votka içerim her seferinde. Babam evde limon kabuğu, karabiber ve meyan kökü katarak kendi yaparmış. Yani annem öyle anlatırdı işte. Gide gele müdavimi oldum buranın. Her seferinde aynı masaya otururum. En sevdiğim dostlarımla ya da tek başıma fark etmez, nasıl gittiğimin hiç önemi yoktur. O masaya oturduğumda hissettiğim yegâne duygunun […]
Günlerin Evine Otobüs – Halis Tamkoç
arayüzler kutusu ! nereye taşır, taşınırsın var mı haberin; yükün yüzler katısı ? . kirlenen kulaklara gürültü dökülür.. değil ! gittiler sadece duyurmaya uzak daha uzağına çağrılıdır gibi bir sır geliştiriyor kuytularında incelik… . sorma bir buluşma gerçeğini alınır da üzülürsün küs adamların inancı… . yiyerek akşamın kara ekmeğini gün yorgun biner otobüsüne gün yorgun […]
Melankolik Manifesto – Yahya Çerkez
şimdi kapatmak zamanı kepenklerini yalnızlar çarşının bilmem kaç kere kırkını dolduran ölülükten kırk yıllık hatıralara terfi ediyorum bonkör distopyalardan çingene ütopyalara güvercinlerimi sürüyorum terk edilmemiş akşamları getiriyorum sana gözlerinden geriye kalan yedi cehennemin tutuşmasıdır boğulmasıdır yedi cennetin devşirirdik biz yerin yüzeyinden kurşunları tabanından aşkları. . bir yetimin ardından nasıl kuşatılmışsa telkarili araziler öylece bildim -varolduğunu […]
Bezelye Üstü Pilav ve Taze Yoğurt – Hüseyin Çağırgan
Her sabah gibi o sabah da erkenden uyandı. Yatağını topladı. Banyoda elini yüzünü yıkadı. Mutfağa gidip çayı koydu. Ekmekleri dilimledi. Tost makinesine bir bir yerleştirdi. Buzdolabından peyniri, tereyağını, kendi elleriyle yaptığı ayva reçelini çıkardı. Yumurtayı bu sabah yağda yapacaktı. Kocası Murat yumurtayı en çok omlet şeklinde severdi. Masayı donatıp çayı demledikten sonra yatak odasına gitti. […]
Çalar Saat – A.Mehtap Sağocak
Sabahları hep kendim uyandım ben. Başucu saatimin ilk çalışında gözümü açıp, hiç oyalanmadan yataktan çıkma alışkanlığım vardır, çocukluğumdan, ilkokul günlerimden beri. Annemin beni uyandırmak zorunda kaldığı, nazlandığım ya da geç kaldığım zamanlar çok enderdir. Okula gitmeyi de hep sevdim, sonuna kadar da sürdürdüm öğrenciliğimi, ta doktoraya değin… İş yaşamında da, üniversitedeki görevime, derslerime giderken de […]
Son Yorumlar