ARŞİV 608
BİR ŞARKIYDI O DA BİTTİ – YASİN TATAR
Hafif kıvrımları dışında, dikdörtgen bir çantayı andıran ahşap saatin, yıllar içinde parlaklığını yitirmiş yelkovanı yavaş birkaç adımdan sonra durduğunda saat dört kırkbeş’i gösteriyordu. O an altta ki metalik, kurşuni kadran olağanca hızıyla bir sağa, bir sola gidip, gelmeye başladı. Evet, işte yine gün başlıyordu. İlk, birkaç vuruşun ayıltamadığı Rahmi Dayı, gittikçe artan sese dayanamayıp, karanfil […]
DAĞLARIN ARDI SAVADİYE – Muharrem DEMİRDİŞ
Utancın 100. Yılında… Hayatımın iki büyük nehrine… Garbis’e, Artin’e.” Dağların arasından yeşil mi yeşil bir nehrin yol aldığı, evlerin bu nehrin kenarına kurulduğu, dört tarafı yüce, yüksek dağlarla çevrili bir şehirde doğmuştum ben. Nehir boyunca uzun, dar ve karanlık sokaklar uzanırdı bu şehirde. Sadece nehir boylarına kurulan sokaklar değil, şehri birbirine bağlayan tüm meydanlar, geçitler […]
Şehrin üstüne siluetin yağıyor – Ayhan KELAM
Şehrin üstüne siluetin yağıyor Salkıyamıyoruz yorgunluğumuzu Otobüs duraklarından. Hüzün kuşkusuz iş çıkışlarında buluyor bizi Sevmeyi öğrendiğimiz dedelerimiz Çoktan gitmiş Herhangi bir cami avlusundan Ve ölü toprağı yağıyor üstümüze Aralıksız ve sessiz Ve kedimize küs Bir sonraki can sıkıntısını çekiyoruz Yaşam tarihimize Coğrafyayı çoktan unuttuk Mesafelerin derinliğinde Elektronik aşklara saklarken yaşamımızı Kuşkusuz sevmeyi de unutacağız Bir […]
DELİNİN GÜNCESİ – Şahin KÜÇÜKSÜSLÜ
Yeniden doğduğu gün… Göz kapaklarım yer çekimine meydan okumaya karar verdiğinde, akıllı telefonumun alarmının çalmasına 2 dakika kalmıştı. Bakmadım; bundan eminim. foton parçacıklarının arsızlığından yine aydınlık bir gün olduğu anlaşılıyor ki siz buna güneşli diyorsunuz. Sabah ritüellerimi katolik bir titizlikle uyguluyorum: Tavandaki, Freud ‘a benzeyen sıva kabarcığı; tamam, sevdiceğimin ritmik rem nefesleri ; tamam, Akşamdan […]
Ethem -Fazlı HUMAR
direnişin orta yerinde göz gözeydi onunla nefes nefeseydi ve umut ile pırıl pırıl bir aşk ile dopdolu idi Asırlık ağaç anlatmak için bir bir ethemi : Dağ gibiydi yüreği bir volkan gibi korkusuzca kükredi kırdı esaretin kirli paslı zincirlerini hürriyetin tohumları avuçlarında katmer katmer açılıverdi ve Asırlık ağaç ethemin önünde saygıyla eğildi fazlı humar 1 […]
” Mansur* Darda!” – Turgut SAY
Bir gömü gibi aradım gövdelerde, Eş ruhumu çaresizce yıllarca! Ne Ermeni prensesi Şirin, Ne Arap kızı leyla, Ne de Beatrice ve Giulietta, Hep boştu içleri! Ve ben Anka gibi çekildim kendi köşeme, Ve doğurdum eş ruhumu kendi yumurtamda, Yanarken kendi yaktığım ateşte, Bir Tanrı gibi ! Turgut SAY *”Hallac-ı Mansur”
FERAGAT – Nuran KARA
Yalnızlığıma katık ettiğim, Senden geriye her ne varsa, Sen dışında… Hasret! Çaresizlik! Sefalet! Al senin olsun… Bende bıraktığın, Her şeyden, Senli sensizliklerden, Kendimsizliklerden, Bütün aşk kırıntılarından, Feragat ediyorum… Nuran KARA
NE AĞRIYMIŞ -AYLİN ÖZER
Didem’e Tırnaklarını çok dibinden kesmişim gibi sanki hayatımın. Kırmızı ojeleler sürüyorum kanamalı bir hasta olduğum bilinmesin diye. Dövmelerle şiirler yazıyorum bileklerime. -Ki intihar ettiğim izler görünmesin- Ağrıyor anne! İntihar eden kalbim ağrıyor! Ne ilaç verseler nafile! Tomografi sonuçlarım: Hayatımın her yeri kanser! Göğsüm, rahmim, beynim, omurgam… Memelerimden zehir, Kadınlığımdan irin, Beynimdem küfür, Omurgamdan kan […]
BİR KADIKÖY GECESİ – ALİ BOZTEMİR
Yine bir kadıköy gecesi, Koltuğumda, Gecenin kasvet ve kederi içinde boğuşmalar, Uyuma ve uyumama arası kararsızlıklar, Uykusuzluk çıplak yalnızlık, koskoca insan okyanusunda yalnızlık, Ama uyumak gerekli, Sabaha efendilerine daha güçlü hizmet edebilmek gerekli, Sabaha dinç bir uyku, Minibüste, otobüste asık suratlı insanlar, Elektronik kapılar, Kışın keskin soğukları, Dindar iş ahlakı ile çalışmalar, Harcanmış zamanlar, Mesai […]
Özgürlük gibi var mı? Adnan Mutlu
Yaşansın özgürce bırakın. Kötüyü içinizden atın. Sevinci yüreğe katın. Özgürlük gibi var mı? Lazı çerkezi ve kurdu. Savunurlar hep yurdu. Yaşarlar hep umutlu. Özgürlük gibi varmış. İnsanları ayırmayın. Birbirine darıltmayın. Özgürlüğe karışmayın. Özgürlük gibi var mı? Namaz kılan içki içen. Oruç tutan kendinden geçen. İnsan oğludur hep değişen. Özgürlük gibi var mı? Bırak kendini hayata. […]
SAVAŞTA ÇOCUK OLMAK-AYLİN ÖZER
Fransız düşünür ve yazar Jean Paul Sartre der ki; “Hayat alev almış bir tiyatro sahnesidir”. İşte bu tiyatroda başrol oyuncusu yoktur, çünkü herkes başrol oynar. Çoğumuz gerçek bir savaşın içine doğmadık ve gerçek bir savaşta yaşamak zorunda kalmadık. Ama ben hayatı hep bir savaş olarak algıladım. Hayatın içindeki irili ufaklı savaşlara büyüdükçe, zor da olsa […]
Gecenin Derisi – Berrin Efla Fırat
Derine gömülsün dedi Derine! Terlemez ruhun kaybolmuşu. Sustu ve kavradı esir sözü Süzülen kanıyla. Dokunursa görür, biliyor kirpik. Battıkça tene ÇİVİ Nuh’u anımsıyor kara! Suyun ırzı temiz, Derisi PAS rengi. Taşı solurken solan ağaç kadardı Dokunursa ölü(r) gemi! Derine gömülsün dedin Derine! Sır uykusunun göğsünde yumuldu hep gözlerim oysa. Yörüngelerinde baş dönmeleriyle sevişgen kılınan cümle […]
ÜVEY ANNEMLE TANIŞMA HİKÂYEM – Tuba Kır
Annem öldüğünde beş, altı yaşlarındaydım. Onu resimlerinden tanıyorum. En çok ses tonunu merak ediyorum. Tuhaftır bazen telefonum çalacak ve “Buradayım kızım, üzülme” diyecek sanıyorum. Her ne kadar annemi hatırlamıyor olsam da üvey annemin evimize geldiği gün, tüm ayrıntılarıyla dün gibi aklımda. Altı, yedi yaşlarındaydım. Kış mevsimindeydik ve hava yeni kararmıştı. Babaannem kapının açıldığını duyunca, babamın […]
Son Yorumlar