FİKİR 6
Sessiz Kalmayalım – Ece Kuru
Netflix, 1997 yılından bu yana dizileriyle kalbimizde yer edinmiş bir platform. Yakın zamanda bu platformda herkesin izlemesi gereken belgeseller olduğunu fark ettim. Eminim ki bu gerçek hayat belgeselleri toplumda bazı değişikliklere –çok küçük bile olsa- yol açacaktır. İşte bu belgesellerden beni açık ara en çok etkileyeni ’’The Keepers’’. ‘’The Keepers’’ ilk başta klasik bir cinayet […]
Asıl Lanet Biziz – Kemal Berker Gerdan
Şu son yüz yıl en kötü dönemine denk geldik belki de; kadın cinayetleri, dolandırıcılar, hayvan katilleri, seri katiller, tecavüzcüler, kavgalar, kargaşalar hep bir gürültü patırtılar. İnsanlar o kadar alışmışlar ki, kötü haber duymaya en kan dondurucu haberler de bile sakin kalabiliyoruz artık, her gün en az yüze yakın insan bir felaket yüzünden can veriyor ama […]
Refet ve Fatma Aliye Hanım’dan Kadınlara Selamlar – Özge Angi
Refet, Türk edebiyatında ilk kadın roman yazarı olan Fatma Aliye Hanım’ın 1898 yılında yazdığı, annesi ile birlikte zor koşullarda yaşayan yoksul bir genç kızın öğretmen olma hayali için verdiği mücadeleyi anlatan kısa bir romandır. Kitabin içerisinde yer alan kadın karakterler, yazıldıkları dönemin koşulları göz önüne alınırsa, verdikleri hayat mücadelesi içerisinde, son derece güçlü ve kendi […]
Beyaz Geceler’in Hayalperesti – Ece Kuru
’’az çok hayalperestlik denen bir hal doğar ve insan sanki insan değil de tuhaf bir orta cins, hayalperest olur.’’ Petersburg Günlüğü St. Petersburg şehri güneş battıktan sonra da aydınlık kalan beyaz geceleri ile meşhurdur. Mayıs sonunda başlayan beyaz geceler Temmuz’un başında sona erer. Bu aydınlık gecelerde sokaklardaki insanlar eğlenir, beyaz gecelerin romantik havasından faydalanır. 1848 […]
Zombi Algoritması – Josef Hasek Kılçıksız
Bir zombi alegorisi olarak kapitalist modernite Otuz yıldan beri milyonlarca insan, hayatlarını piyasa güçlerinin çekip çevirmesine, davranışlarını şekillendirmesine ve demokratik haklarını zapturapt altına almasına izin verdi. Zamanla adı ekonomi olan bir din ve bu dinin kendilerini bu düzeneklerin iktidarına ve denetimine tapmaya adamış müritleri oluştu. Şimdi serbest piyasa sistemi kendi içine çöküp patladı. Bencillik, hiyerarşi […]
Entelektüellerin Büyük Korkusu – Senur Ünver
Geriye yazmak ve kafein tüketmek dışında bir şey kalmadığında; yemek ve su, tuvalet ve gezinti bir hiç olduğunda, alışveriş öteki insanları gözleme halini alıp bir süre sonra da sıkıcılaştığında, işte o berbat zamanların başlangıcı, düşünsel sürecin kendisi gelip çatmış demektir. Artık siz, bundan sonra, kolay kolay bir şey satın alamaz, kendinize ihtiyaç yaratamaz, yemeği kısarsınız. […]
Doğru Anlamıyor Muyum? – Berfin Sara
Herkesin şiddetle savunduğu bazı doğruları var bu hayatta. Senin de var, benim de var, defalarca bir şeyler anlatmaya çalıştığımız o kişinin de var. Biliyorum, belki de senin olan düşünceleri kabul etmesi için çok çaba gösterdin birine karşı. Büyük ihtimalle hayal kırıklığına da uğramışsındır fakat belli bir süre sonra görürsün ki ya senin gibi düşünüyordur ya […]
Deneme Öldü Mü? – Senur Ünver
Sevgili okurlar, başlığın mümkün olmadığını, insan var oldukça denemenin de var olacağını düşünüyor olabilirsiniz. Yanılmamanızı umalım. Ancak endişelerimi kaleme almak için başladığım bu yazı, denemenin ölüşü ve ondan çıkan malzemelerin bir kısmını atarak yeni bir türün ortaya çıkışıyla ilgili olacaktır. Ben bu türe “monolog reklamı” adını takmak istiyorum. Gariptir, kişilerin düşüncelerine ulaşma kolaylığı bir seçenek […]
Hayatının Yönetmeni Misin? – Varol Kara
Şükrü Erbaş’ın her anımsadığımda beni etkileyen düşündüren dizeleri şöyledir: “Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz / Biçim veremediğimiz şeylerin/ Biçimini alıyoruz.” İnsanlar yaşamları boyunca bir biçimde, genellikle başkalarınca çizilen sınırlar içinde yaşarlar.Tüm dinler, mezhepler, düşünce sistemleri, devletler, yönetim erkleri, zamanla oluşan gelenek görenekler, insanları belirli sınırlarla kuşatırlar. Çok kısıtlı bir zaman dilimi var elimizde. Hayatımız dediğimiz bu sürenin […]
Yaratıcılık ve Sanat – Fırat Büyükcivelek
Güzel bir manzara karşısında, mimari bir yapının ihtişamında ya da sevdiklerimizle geçirdiğimiz bir akşamın büyüsünde o anı hafızamıza kazımak, ölümsüzleştirmek için fotoğraf çekeriz. Bu ister profesyonel bir kamera ile ister cep telefonumuzun ön kamerasıyla olsun hepimiz fotoğrafın kompozisyonuna, o an ki ışığa, o anı nasıl ölümsüzleştirmek istediğimize dair bir çok yaratıcı karar verir ve uygularız. […]
İmkansız Merdivenler – Birsen Girgin Sunguray
Penrose merdiveni veya imkansız merdiven, Lionel Penrose ve oğlu Roger Penrose tarafından oluşturulmuştur. Penrose merdiveni, Penrose üçgeni üzerine yapılan bir varyasyon çalışmadır. Bu nedenle öncelikle Penrose üçgenine bakmak gerekmektedir. İlk olarak İsveçli grafik sanatçısı Oscar Reutersvard tarafından oluşturulan üçgen, bir tribar olan nesnedir. Oscar Reutersvard, uygulanabilir görünen ancak fiziksel olarak inşa edilemez, 3D çizimler alanında […]
Doğa’da ve Dengede Kal – Nazlı Avcı
Kıyısında kimi zaman kitap okuduğum, müzik dinlediğim ve kimi zaman bir şeyler yazıp çizdiğim bu nehir, etrafındaki onca ”modern” insan ve yapıya rağmen sazlıkları, tatlı su balıkları, ördekleri ve yanı başında yükselen yaşlı ağaçlarıyla bana pek hayran olduğum doğanın harmonisini gösterirken dengede kalmanın da güzelliğini öğretti. Bu yüzden ona teşekkür ederim. Her şeyi önüne katıp […]
Kadınlığa Büyüyebilmek – Berrin Yelkenbiçer
Yaz tatili. Ayağında parmak arası tokyolar, üzerinde kısa kollu orlon bluz ve annesinin diktiği beli lastikli, uçları fırfırlı etek. O zamanlar hazır giyim pek yok. Kıyafetleri anneler, teyzeler, komşular dikiyor. Başında beyaz bir tülbent, uzun sarı saçları kenarından azıcık görünüyor ama çocuk o, kollarının, saçlarının görünmesi çok da önemli değil. Kareli bir örtüye özenle sarılmış […]
Son Yorumlar