ÖYKÜ 673
Bekleyiş – Filiz Ertürk
Uzundu gece. Beklemek… aynı şeyi, kaçıncı defalığının usanmışlığı ve farklı uzay/zamanların katmanlarında duygu arsızlığına yenik! İlk defa ya da tek defa olsa kendiliğindenliğin üretebileceği bağlamın zenginliğinden yoksun ve tekrarların özensizliğinde hiçleşmiş beklenen. Beklemek artık umarsız, yenik, başka türlü ne yapılabileceğini bilmezliğe gönderilen paslar misali. İnsanlar gibi, mekanlar gibi, hissedişler de yaşlanabilir. Bir durumun kendi bağlamından […]
İlk Evlilik Yıl Dönümü ve Muazzam Bir Gece – Emre Uzun
Nefes alıp verebildiği her bir güne çeşitli anlamlar yükleyebilen, yeni bir günün sabahına gözlerini açabildiği için defalarca kez şükreden; her bir gününü sanki hayatının son günüymüşçesine doyasıya yaşamaya çalışan biri değilim. Hayatımın hiçbir döneminde böyle birisi olamadım. Olamayacağım da. Ama bugün…Başka bir gün bugün…Öylesine şahane…Öylesine kıymetli… Oya’yla evliliğimizin ilk yıl dönümü bugün. Her şey harikulade […]
Nerval Gibiler Zor Ölür – Cilasin Özgün
Onu deli gibi sevdim. İnsan birini neden sever? Aşka ihtiyaç duyacağımı çocukluğum dan beri bilirdim, bir ihtiyaçtır bu. Kurak toprakların suya özlemi ya da çiçeklere, lalelere özlemi gibi bir şey. Ben bencil biriyim. Ama sanılanın aksine, kuraklığım yalnızlığımdandır.! Senelerce yalnız, aykırı ve böyle şeylere muhtaç yaşadım. Daha da kötüsü kendimi böyle gördüm. Öyle mucizeler gördüm […]
İlk Görüşte – Emre Anılmış
Ankara’dan İstanbul’a geleli üç gün olmuştu. Lise arkadaşım Ferdi, beni karşılayarak evinde misafir ediyordu. İş görüşmesi için geldiğim bu şehirde biraz daha burada kalmamın benim açımdan daha iyi olacağı fikrine kapıldım. Bilen bilir; malumunuz Ankara’da deniz yok, herkes İstanbul’a gıpta ile bakar. İstanbul’un o meşhur boğazında bir tur atabilme hevesiyle memleketimden kopup buralara kadar geldim. […]
Kurucu Hasan – Hüseyin Kılıç
Eminönü’nden bindim vapura, elimde iki simit. Martılarla konuşa konuşa Üsküdar’a geçtim. Kendi kendime konuştuğumu söylesem deli dersiniz diye böyle dedim, aslında martılara simit ata ata ve kendi kendime konuşa konuşa bitirdim yolu. İndim vapurdan, önce biraz Salacağa doğru yürüdüm, yine martılar, araya karışan kargalar, balıkçılar, istanbulsuz İstanbullular… Sonra kırdım direksiyonu Fatih’in mahkemesine, oradan da ara […]
Teneşir – Berrin Yelkenbiçer
“Olacak şey değil, inanamıyorum” dedi kız. Odanın içinde ileri geri gidip geliyor. Adımları ufak ve sakindi önceleri. Konuştukça hem sesi yükseliyor hem de adımları büyüyüp sertleşiyor. Böyle konuşmaya devam ederse koşmaya da başlar bu. Allahtan oda müsait değil. “Dur bakalım, öyle hemen karşı çıkmayalım, önce bir dinleyelim” dedi oğlan. Koltukta oturuyor. Höpürdete höpürdete kahvesini içiyor. […]
Projektör – Ali Tacar
Sıkışmışsın kaçıyorsun, kimden? Nereye? İstediğin kadar kaç, kaçan da benim sıkıştıranda… Sen mi? X Sesim geliyor mu? Sayfayı boşlayıp duruyor, yazıp yazıp atıyor, Mars aynı konumunda mı? Ay? Oğlak frekansını minimuma indirin, kova stabil seyretsin, güneşe dokunmayın, yine aynı, bire beş seyretsin, Venüs’ü açın yarı yarıya seyretsin, samanyolundan gelenler bende, işi bitirdikten sonra, bir sonra […]
Bahane – Dilek İşcen Akışık
Uykumu bıçakla kesercesine bölen bir telefon sesi, beni gerçek dünyaya döndürdü. Gülnur zar zor konuşuyordu. Daha doğrusu bir şeyler söylemeye çabalıyordu. “Emir yok artık…” dedi yavaşça. Sonra sanırım bir an katılıp kaldı, dişlerinin birbirine vurduğunu duydum. Tam uyanamadığım için “Nereye gitti?” dedim. “Öldü!” “…” “Alo, Ayşe! Orada mısın?” […]
53 – Mehtap Sağocak
Hece hece kelime kelime inşa etmiştim ben o odayı. İçinde kendimi güvende ve mutlu hissediyordum. Ben dışarıyı izleyebiliyordum ama kimse beni orada göremiyordu; ben istemezsem kimse içeri giremiyordu. Hem yalnız hem çok kalabalıktım. Duygularım, düşüncelerim, anılarım, deneyimlerim, hayallerim ve ben, mutlu mesut yaşayıp gidiyorduk yıllardır. “Hadi…Ya sen çık dışarı ya da kapıyı aç artık” diyerek […]
Karanfil ve Sakura – Yüksel Akkuzugil
Yağız, Japon ekonomisi, tarihi ve kültürü ile ilgili kitap yazmış bir gençti. Bunun bir ödülü olarak Osaka Ticaret Müşavirliği’nde görev verilmişti kendisine. Farklı bir ülke ve kültürdeki bu yeni işine kolayca adapte olmuştu. Ama sosyal hayata yeni yeni alışıyordu. Dil engeli biraz önünü kesiyordu. Arkadaşları ile cafe ve barlara gitmeye başlamışlardı. Bir türlü kendisine uygun […]
Armin ve Mardin – Neşe Beyaz Aktay
Ilık bir ilkbahar sabahında güzel kokularla uyandı Armin. Mis gibi kokan portakal ağaçlarının kokusuna babaannesinin hazırladığı kahvaltının kokusu eklenmişti. Tereyağında kızartılmış yumurta, tuzlu yoğurt, keçi peyniri, üzerine zeytinyağı dökülmüş yeşil zeytin pişmiş çökelek, turunç ve ceviz reçeli sofrada rengârenk tabakların içinde yerlerini almıştı. Bunlar Armin’in en sevdiği kahvaltılıklardı; ama yine de sevinemedi Armin. Babaannesini […]
Pazar – Emre Anılmış
-Gel abla gel, kuşkonmaza gel, böylesini bulamazsın bu mevsimde. Son bunlar gel! Aa bu mevsimde kuşkonmaz, hiç bulunur şey mi? İyice zıvanadan çıktı bu mevsimler, eskiden öyle miydi? Her şeyi mevsiminde yiyorduk. Bir erik, olmuş kilosu 840 lira, mevsiminde de neredeyse aynı fiyat, geçen sene aldık, kilosu 100 liraya. Artık mevsiminde de aynı, […]
Jakaranda’nın Sesi – Berrin Yelkenbiçer
Hayır! Bu bir yerel gazete ismi değil. Beni dinlemeniz için böyle bir başlık seçtim. Yoksa odun der geçerdiniz. Kendimi bildim bileli buradayım. Ne zaman doğdum bilmiyorum ama kendime ilk geldiğimde hemen yanı başımdaki yeşil evi fark ettim. Önceleri evden kısaydım. Burada yaşayan sarışın kadın dallarıma dokunabiliyordu, nazikçe, incitmeden. Yanım yörem hep çiçek. Bana da çiçeklere […]
Son Yorumlar