ÖYKÜ 673
BİR GÜN- Kerim Gürgen
Bilmiyorum ama sanmıyorum ki bana katılırsınız. Katılsanız da katılmasanız da yazacağım. Memlekette genç olmak zor. Çocuk olmak en kolayı. Hiçbir şeyden haberleri yok. Yetişkinler de öyle. Bir ekmek kavgasına girişmişler, hayatı ondan ibaret sanıyorlar. Onlara da acımıyor değilim ama… Amasını boş verin. Biz yine bize dönelim. Neydik biz? Haa genç. Tamam. Memlekette genç olmak […]
Kaçış – Elif Yavuz
Kimi zaman okuduğunuz bazı yazılarda , aldığı nefesi ciğerlerinde bir sızı misali hissettiği için nefesi kesilmiş ,belki de hep uzaklara gitme arzusu olan cümleler yakalarsınız. İşte bu da tam öyle bir yazı. Fakat iyice yakınlaşmadan önce , iç dünyamı kelimelerle zihinlerinizde kifayetlendirmeden önce söylüyorum. Bu bir kaçış yazısıdır. Artık yorulmuş ve ruhen de olsa […]
Tornavida -Serdar Şen
Ekrana kilitlenen adam el yordamıyla bulduğu kumandayı aldı. Televizyonun sesini açtı. Sunucu kadın, elindeki tornavidaların özelliklerini anlatıyordu. Tornavida setiyle neler yapılabildiğini gösterirken sesindeki coşku anlatılabilir gibi değildi. Reklamın sonuna doğru adam, ekranı kaplayan telefon numarasını kaydetti. Kontrol etti. Evet! Hata yoktu. Sudan ucuz diye düşündüğü tornavida seti hayal ettiğinden çok işine yarayacaktı. İrili ufaklı […]
TUZ KOKARSA – Ümit Evran
Mesleğinde oldukça tecrübeli ve işini iyi yapan bir hekimdi. Uzmanlık eğitimi için gittiği Almanya’nın Hannover şehrinde oldukça büyük bir klinikte çalışmış, özellikle komplike kanser ameliyatları konusunda uzmanlaşmış ve yıllar sonra kendi insanlarına hizmet verebilmek için hevesle ülkesine dönmüştü. Şimdi bir devlet hastanesinde çalışıyor, yurtdışında edindiği deneyimleri ile hastalarına yararlı olmak için çırpınıyordu. Yaşamı hastane […]
Beyin Çatıkatı – Semiha Çevirici
“Kayıtsızlaşmak” bu kelimeyi ilk ne zaman duydum hatırlamıyorum ama anlamını tam olarak öğrendiğim gün hayatın başka bir yüzüyle karşı karşıya olduğumun farkına vardım . Belki de bu yüzdendir tüm bu sahte gülüşlerin ve sevişlerin olduğu dünyada kendi görünmez kafesimi inşa edip aynı zamanda özgürlük için dua etmiştim fakat şimdilerde benimle aynı kafeste olmasını istediğim […]
OKUMA AŞKI -Uğur Demircan
İlkokul ikinci sınıfta Seydişehir Halk Kütüphanesine gitmiştik. O yıllarda okul gezileri şimdiki kadar yaygın olmadığından, okul dışına çıkmış olmak bile başlı başına büyük bir olaydı biz öğrenciler için. Şimdi Çanakkale, Pamukkale, Kapadokya, Ankara demeden her yere yapılıyor okul gezileri. İyi de oluyor tabi. Biz ilkokulda, yaşadığımız ilçe dışına bir kez çıkmıştık otobüse doluşup onda […]
bir köpek ölüsünün üzerinden – tuncay arslan
Bir köpek ölüsünün üzerinden geçince ne hissedermiş insan, bunu ancak birkaç gün önce yerle yeksan olmuş bir köpek ölüsünün üzerinden geçince anladım. Daha önce bırakın böyle bir hissi yaşamayı, böyle bir düşünce bile aklımın ucundan geçmezdi inanın. Üstelik bu, sizin bildiğiniz köpek ölülerine de hiç benzemiyordu. Kanım çekildi, nefesim ekşidi, hislerim allak bullak oldu, inanın […]
OYUNCAK GERÇEK… – Volkan BAĞÇECİ
Sevgili okur; Şunu en başından belirtmeliyim ki; amacım asla cinsiyet ayrımı yapmak; kadını ve ya erkeği eleştirmek değil. Tek amacım; anne baba olarak belki de hiç farkında olmadığımız ve her bir bireyin sonuna kadar açık kalplilikle değerlendirmesi gerektiğine inandığım bir konu hakkında yapılan bir özeleştiridir. Geçenlerde yolda kırklı yaşlarda olduğunu tahmin […]
YABANCI KALABALIK – bahtiyar ermiş
Gül ibrişim ve erguvan; öyle sosyal, öyle cezbeder, öyle buyurgan veya belki de öyle harcayıcı bir kapıyı arasına almış. Pizzayı bilmez idik bilir olduk. Bekliyorum. Ammalı humma: -Merhaba şu, ne ağacı? -Kuş ağacı -İlgim kabarık ve kalabalıktır ağaçlara. Şu da kurt bağrı değil mi? -Orman fakültesini bitirmiş bu(!) -Bak bu da akçaağaç. Karşısındaki heybet […]
BEN BAŞBAKANIM – Kemal Kaçamak
Son derece normal görünen ama tuhaf hareketleri olan bir adamdı. İşsiz güçsüz birisiydi. Takım elbisesini giyer, bütün gün mahalle mahalle, köy köy dolaşır; gördüğü herkese bir şeyler anlatırdı. Bazen konuşacak kimseler bulamaz, sokakta gördüğü kedi köpeği kucağına alır, onlarla konuşurdu. Normal bir insan değildi yani. Yine bir gün takım elbisesini giydi, evden çıktı. Bu […]
YOLCULUK – murat öztürk
Selim’in bir gözü arabanın ön konsolundaki sabit ekranda duran, dijital turuncu renkli saatteydi. Saat gece yarısı 12’ye yaklaşmıştı. Bir taraftan dikkatle yolu izliyor, bir taraftan da eve geçince yapacağı işleri düşünüyordu. Evraklarını hazırlayacak, duş alacak, traş olacak, internette maillerini kontrol edip yatacaktı. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu, bu yağmurla havada eve varmasının ne kadar […]
ÇAMLARIN GÖLGESİNDE – Peyman Ünalsın Gökhan
Ne kadar zaman oldu tam kestiremiyorum, ama yıllar sonra dede evinde olmam, hüzünle karışık heyecanlı bir mutluluk veriyor. Bahçeyi ovadan ayıran büyük demir kapının önünde arabayı durduruyorum. Bahçe, Ağustos ayının kavurucu sıcağı ile alev alev yanıyor. İncir ve zeytin ağaçlarının tam karşısında, sıcağın buğulu görüntüsü altında sadece çatısını seçebildiğim iki katlı beyaz taş evin yanındaki […]
AH-LEP -Uğur Demircan
Beş yaşımda, bir akrabam ağaçtan dut silkelerken, elindeki demir çubuğun arkasında bulunmuş, başıma çarpınca da epey ağlamıştım. Kan akıyor, annem telaşlanıyordu. Boyumun kısa olması dışında suç benimdi. Tehlikeli yerde bulunmuş, akıl edememiştim. Onlu yaşlarımda, Pinokyo bisikletimle şehri lastik lastik tavaf ettiğim dönemlerde, ani fren veya keskin dönüşler yüzünden çok düşerdim. Diz kapaklarımın yarası hiç […]
Son Yorumlar