ÖYKÜ 673
MOR – Özgür PUYA
Mıstık amca dedim, Moru bulmalıyım. Ayağa kalkıp, bir sokak savaşı gazisi olduğundan sağ ayağı topaldı, yampiri adımlarla dönmeye başladı dükkanda. O döndükçe şu dört gün, Moru kaybedişimden bu yana, ötesinden berisinden sünüp de etrafımda örülen kalın duvarlarıntaşı tuğlası oluyordu. Bulmalıyım onu Mıstık amca. Eğer onu bulamazsam hepimizi mahkemeye verir, sürüm sürüm süründürür, hapislerde çürütürüm […]
Yazı- Berk Bozbel
Ramazan çok boyutludur her insan için. Bir kapıdan girersin diğer kapıdan çıkarsın. Yada ilk girdiğin kapıdan sonra yere çömelip gökyüzünü uzunca seyredersin. Fırsat üstüne fırsat, gülmeler, eğlenmeler ve en sonunda karanlık bir köşeye çekilip inziva vakti. Geçen Ramazan babamın doğum gününde ona birkaç sene evvel maddi imkansızlıklardan dolayı satmış olduğu “Adler” markalı, 1979 doğumlu daktilosunun […]
O YAZIN MUTSUZLUĞUNU RESMİ BİR GAZETEDEN ÖĞRENDİ NEVZAT – Efe Nazım Arslançelik
Yağmurun gelişi ile pencerenin yanına oturdu Nevzat, buğulanan cama bir kalp çizdi. Kalbin yarısı yoktu hiç olmamıştı doğduğu ilk andan beri kalbinin yarısı eksikti, gençliğinin baharı nasıl eksikse hep daha fazla eksildi Nevzat, yıllarca hayalini kurdu yağmur yağsın cam buğulansın eksik olan ne varsa tamamlansın, olmadı olmadıkça olabilecek şeyleride kırdı Nevzat, önce yağmur damlalarını […]
Hikayenin Başı -Yakup Taş
Geçenlerde ofiste oturuyorum. Kapı çaldı. Otuz yaşlarında bir adam geldi. Ben de isterim tabi bir sekreterim olsun, randevu sistemim olsun, kapım bu kadar sürpriz açılmasın ama yaşam koçluğu, henüz toplumda hakettiği ilgiyi görmüyor. Hem, insanların para ödemesi gerekiyor hizmet almak için. Sağlık sigortaları yaşam koçluğunu karşılamıyor. Sigorta karşılasaydı, kapının önünde birikmiş onlarca insan olurdu […]
AŞKIN LÂL HALİ – Metehan ÖZKÜN
Zamansız açmıştı bu sefer gökyüzü. Ruhumuzun bulutlu hali, halâ ihtiraslı bir biçimde nüfuz ediyordu gözlerimize. Ellerim terliyordu. Elleri soğuktu. Göz pınarlarımıza ağır gelen yaşları büyük bir gayret ile saklamaya çalışıyorduk. Sormadığı halde, “ Sorma.” dedim, sırf sorsun diye. Sustu! Sevmediği halde, “Sev” demiştim , sırf sevsin diye. Güldü! “Aşk, bir gülme biçimiydi oysa. […]
DAĞLAR DENİZE DÖNÜŞÜR MÜ? – DİDEM SAYAT
Bu aralar tuhaf bir huy edindim. Başladığım kitapları bitiremiyorum. Bir, iki bilemedin üç sayfa okuyor, kaldırıp başka birine yöneliyorum. O da benim bu maymun iştahlığımdan nasibini alıyor. Oysaki hiç sevmem bir işi yarım bırakmayı. Huyum mu değişti yoksa? Burası beni başka birine mi dönüştürdü? Geleli dört ay oluyor neredeyse. Şu yaşıma kadar İstanbul […]
Kısır-Döngü – Volkan BAĞÇECİ
Kanımda dolaşan şarap gibi kışkırtıcısın… Her yağmur damlası sıcak bedenime vurduğunda irkiliyorum sığ sularında, derinlerde boğulan bir balık misali.Artık kızmıyorum yaşama…O kadar mutlu ve içten gülümsüyorum ki; sanki bir tiyatro da bir drama oyununda ki komedi oyuncusuyum.Her çelişkinin çarptığı yerdeydim,(Kısır-Döngü) kavramlarını akrep, yelkovanı her öpüşünde ezberlediğim bir dua gibi yinelerken.Artık ayaklarım nasır, bastığım yerler […]
ALAİMİSEMA’DAN -Ayşe Asrın Yılmaz
Gökyüzü yağmurdan sonra terk edilmiş gibi. Yeryüzüne beslediği muazzam aşkı daha da çok hissettiriyor. Yanımdakinin omuzlarına düşen saçlar her rüzgâr esişinde şahlanıp köprücük kemiklerinin üzerine düşüyor, boğuk nefes alış […]
YARIN SAVAŞTA BENİ DÜŞÜN – Sevim Demiröz
Direksiyon başında küfretmediğim tek bir atom parçacığı kalmamıştı ki havaalanının otopark girişini gördüm. Alelacele arabayı park edip, bavulumu vıcık vıcık beyaz ışık kusan alana, öfkeden deliye dönüp karısını saçından sürükleyen adam edasıyla sürükleyerek girdim. Güvenli geçiş kapılarından geçerken bizden değil de üzerimizde taşıdığımız sert, sivri, yanıcı, patlayıcı maddelerden nasıl korktuklarına bir kez daha […]
BUNU SEN İSTEDİN – Çağla Tuncay
“ Onu öldürmeliyiz.” Karşısındaki adam -Enver- utangaç bir tavırla evet dercesine ağzını oynattı. Kararsızca başını aşağı yukarı sallıyor ve Emir’in henüz ikna edemediği iki adama kaçamak bakışlar atıyordu. Çaprazındaki adam hemen atıldı: “Oğlum başka seçeneğimiz olsa aslında… Yani, herhangi bir şey! Keşke bu raddeye gelmeseydi işler.” Dediğim dedik tok ses sakin ve […]
Vatan Nedir?- Gülbahar Yılmaz
Vatan; asker ve polisin uğruna öldüğü şey midir? Peki buradaki ‘’şey’’ nedir? Sınır mıdır? Bir şehirden bir şehre midir vatan? Somut, sınırlı, renkli, şarkılı, marşlı, içinde insanlar olan, kanlı-savaşlı, bölünmesi yasaklı atadan miras bilmem kaç parsel toprak mıdır? Vatan sağa yakın, devletlilerin dilinde heybetli, çocuklar taş atınca yıkılacak camdan duvar mıdır? Sevmek zorunda olduğumuz –madem […]
KÜRT MUSTAFA – galip önlü
Mustafa siyah çantasından bir flüt çıkarıp ağzına dayadı. Elleriyle bilinçli bilinçsiz delikleri kapatırken topladığı bütün nefesini verdi. Garip, anlaşılmaz sesler çıkıverdi. Dudaklarının arasından çıkardı. Sinire bürünmüş kırmızı suratı ile ters ters baktı. Konuşmadan, bir daha denemek için dudaklarının arsına iliştirdi. Üfledi. Yine düzgünce çalamadı. Kaldırıp attı öbür tarafa. Başını sallayarak ‘’seni bir […]
TABAKTA HİPOKAMPUS -merve balcıoğlu
Farklıydık, Aynıydık, Yaşıyorduk! Her şeyin mümkün olduğu bir dünya hayalleri arasında, her yerde, sayısız canlı beden yeni tomurcuklarını toprağa şenliklerle döküyor ve mucizevi sergilenişlerini, içlerinden aldıkları ilhamla izliyorlardı. Doğa ne kadar da cömert yaklaşıyordu onca orantısı bozuk güce hatta bazen gücü olmayana karşı. Öğleni yeni atlattığım bu saatlerde henüz huzurla bahçe işlerine […]
Son Yorumlar