ÖYKÜ 673
SERUM NACİ – Reşat Coşkun
Yaz mevsimde ilk işleri sabah erkenden kalkmak, mesire alanına gitmekti. Ayyaş takımının gece boyunca boşalan şişelerini, yanlarında getirdikleri çuvallara dolduruyor, ardından da satmak için çarşının yolunu tutuyorlardı. İşin tuhaf olan yanı, şişelerin bir kısmının içinde, gece tüketilemeyen içkilerin oluşuydu. Likör şişelerinde tüketilmeden kalan içkilerin tadına bakmak, ilk meraklarıydı. Ne de olsa likör meyvelerden […]
GİDENLERE… TARIK AKAN’A,-Cennet Güvenç
Sevgili Tarık Akan, beklenmedik gidişinin ardından şimdi bütün sözcüklerin anlamsızlaştığı bir yazı yazmak durumunda kaldım. Nasıl anlatsam, nereden başlasam? İnsan çocukluğunun o eşsiz ve en yakışıklı kahramanını, bebek yüzlü aktörünü nasıl anlatır ki? Hangi sözcükleri seçmeliyim o yemyeşil inatçı gözlerine? Hangi renge boyamalıyım şimdi ben bu yazıyı? Şimdi kim inandırabilir beni senin bir daha […]
AĞLAK ZAMPARA – Sevim Demiröz
Bir süredir olduğu gibi o sabah da alarm çalmadan uyandım. Önceleri on dakika daha fazla uyumak için kendime kapris yaparken şimdilerde yataktan kusar gibi kalkıyordum. Mesaimin başlamasına daha dört saat var ama hazırlanmaya başladım […]
Gerçeği Duysan Gerçek Olduğunu Anlar mısın? – Gürsel Özkır
Franz -Gerçeği duysan gerçek olduğunu anlar mısın? Gürsel -Hayır anlamam! Franz -Ya ne yaparsın? Gürsel -Anlamaya çalışırım. Franz-Neyi? Gürsel -Duyduğumu. Franz -Neyi duydun ki? Gürsel -Anlamadığımı. Franz -Anlayamadım. Gürsel -Duyarsan anlar mısın dediğin gerçeği. Franz -Duyduğun gerçeği neden anlayamazsın ki? Gürsel -Anlayamadığım değil, anlamadığım gerçeği. Franz -Peki neden? Gürsel -Zira duyduğum gerçeğin gerçek olduğuna ve duyduğum gerçeği gerçekten mi duydum diye işkillenirim. Franz -Sendeki bu kuruntunun amacı […]
GOGOL’UN İSTEĞİ ÜZERİNE SAHİBİNDEN SATILIK ÖLÜLER- burçin tolga yılmaz
Onları bana veriyor musunuz? …Ölenleri. Şaşkınlığımı gizleyemedim doğrusu gizlemeye de gerek duymadım. Karşıma geçmiş pişkin pişkin ölülerimi istiyordu benden. Şu yaşıma geldim böyle bir istekle karşılaşmadım. Bir de üslupsuz. Rusların konuşma konusunda incelikli olduğu söylenir. Geceden beri “anacığım” deyip duruyor. Ben de anlaması için “babacığım” diyorum; ama anlayacağı yok. Neyi anlayıp neyi anlamadığını önemsediğimi […]
Yer Cüceleri- Aysu Altaş
Toprağın altında;insanları deprem olduğuna inandıracak kadar büyük bir çalışma ve çaba vardı. Bu çaba öyle ki yerindeydi de;minik yer cüceleri insanlarla olan yüz yıllık dostluklarını kutlayacak ve ilk defa toprağın dışına çıkacaklardı. Ancak birkaç bilgiç yer cüce bugünün özel olmasını istiyordu,yer cüce ırkı insanlara damarlarında soylu ve erdemli bir kan taşıdıklarını inandırmalıydılar,ataları gerçekten […]
SARI KURDELE- Sevinç Çevik
Bütün insanlar o yöne doğru koşturuyordu. Karınca yuvası misali bir kalabalık birikmişti caddenin kenarında, yaldızlı ışıkları olan marketin önünde. Önce bakmak istemedim ters yöne doğru devam ettim; annemin sürekli dillendirdiği, “Yolunu değiştirmek yoldan çıkmaktır.” ilkesiyle. Ama o […]
MÜSTEHZİ -Uğur Demircan
Yorulmuştu. Alnının terini silerken, güneş ağır ağır batıyordu binaların ardından. Kemeraltı’ nın kalabalık ve yılankavi sokaklarından geçmiş, kaybolmadan çıkışa varabilmişti. Kalabalıktı. İnsanlar alışveriş için çıldırıyordu yine. İnsanları tek ve büyük bir canlı gibi düşündü, uğultulu bir telâşla oradan oraya kayan, dükkânlara saldıran… Müstehzi bir ifadeyle gülümsedi. Bu yaptığını düşündü birden. Aynada görmüşçesine, kendi […]
DAMLA SAKIZLI AŞK – erdem özçelik
Onu tanıdığımda Ankara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi sonuncu sınıf öğrencisiydim. Yaz tatili için memleketim Çeşme’ye gelmiştim. Yoğun bir öğretim yılının yorgunluğundan kurtulmaya çalışıyordum. Bunun içinde arkadaşlarla beraber gündüzleri tekneyle denize açılıyor; akşamları da serin sokaklarda, sahil kenarlarında başımı dinliyordum. Zehra ile tanışmamız ise gündüz yapılan tekne turlarından birinde olmuştu. Her zaman ki gibi evimden […]
Gurur – Yusuf Yılmaz
Küflü, beyazımsı sabah ayazından kalma, soğuk ve kuru bir hava. Yanakları, kulakları kızartacak kadar. Olsun. Sevdiği ile bulaşacağı her gün güzeldi. Hazırlandı. Hep böyle yapardı. Yıkanır tıraş olur. Temiz giyinir. Parfüm sıkar, öyle çıkardı evden. Yalan yok kıskanırlardı. En çok da Memet. Her zaman ki gibi kırmızı bir gül aldı. Yüzünde kocaman gülücüklerle gitti […]
Rahvan- Hakan Gülçay
Sıdıka Gelin orağı bıraktı oracığa. Tülbende sardığı azığının ağzı sıkı sıkıya bağlıydı. Sabırla açtı. Taşmadı elbet sabrı. Telaşla bağırdı Sıdıka Gelin. “Rahvan Karı! Gel hele. Güneş yakmadan iyicene doyuralım aç karnımızı.” Rahvan Karı gülümsedi. “Bekle az hele.” Dedi. “Az yolayım şunları, geliyom hemen.” Atlara baktı usulca. Gözü salık ipleri aradı. Buldu aradığını. Sıdıka Gelin arkasından […]
Canımı Yakıyor- Feyza Nur Tanrıkulu
Yılmadan, yıkılmadan, tükenmeden, bıkmadan beklemek. Gece gündüz dualarında hep onu istemek. Ama aynı zamamda gidenin eski gelen olmadığını bilmek. Yıllarca hiç yorulmadan beklediğin adamın geldikden sonra gitmesine göz göre göre izin vermek. Sonra sadece hayallerinde yaşamak onu. O gülüşünü rüyalarda görmek, kokusunu ise sadece rüzgar estiğinde hissedebilmek canımı yakıyo anlatabildim mi? Unuttum derken bile seni […]
Bir Ayrılık Hikayesi – Mustafa Hazırcı
Bir gariplik olacağını yatağımdan yarı uykulu şekilde kalkınca anlamıştım. Anlamını yitirmiş bir güne uyanmak hiç bu kadar zor gelmemişti. Utanç verici bir günün ardından zor atmıştım kendimi yatağa. Zor bir ayrılığı kapının dışında bırakmıştım ama ruhumda kapı dışarı edilmişti bedenimden. Daha önce hiçbir otogar böylesine şiddetli, keskin ve tepeden tırnağa bir ayrılıkla sınanmamıştı. Sınavdan başarıyla ayrılan birer talebe olamadık maalesef. Ben […]
Son Yorumlar