ŞİİR 1838
DELİ Mİ DELİ – Hikmet Güzelkokar
Ben de bu dünyaya geldim geleli Bir hoyrata düştüm deli mi deli Zalim felek vurdu ondan evveli Bir hoyrata düştüm deli mi deli Ne haber gönderir ne selam alır Sevmezsen alınır sevsen küs kalır Her seher her sabah yadıma gelir Bir hoyrata düştüm deli mi deli Koştukça peşinden naz edip […]
BİR İÇİMİN ETKİSİ-Gupse Nur Aydın
Sen yanılıyorsun diyor O da yanılıyor Sonsuzluk ilkesini taşımaya teşebbüs ediyor bir bilek Biri gene kazık yiyor Umarız mecbur kalmış bir satıcıdan Sarhoşun biri yabancı ağızları işitiyor onlar ağzını açmamış Kaldırım sahibi bir şarapçı bu gece pek dost canlısı (Ne saygı değer bu ikiliye ne yağmur damlaları) Nedense yumuşak bir hava pek hüzün veriyor bana […]
Tebessüm – BEGÜMHAN VARLIK
Kadehin içinde süzülen şarabın damlaları , Sessizliğimi koruyan bir tebessüm gibiydi . Aşk , içilen her yudum sonrasında , Dökülen kırmızı rengin ateşi gibiydi . Yaslandığım duvarın arkasında , Gölgemi sunan ışıklar gibi yetersiz kalırdın . Acı , içilen her yudum sonrasında , Kırılan bir cam gibi , keskin yüzümü sana çevirirdi. […]
AKŞAMÜZERİ – Mine ALACADAĞ
Bir akşamüzeri çöküyordu gönlüme, Ürperen kuş çığlıkları arasında, Kafesimden kurtulmak istiyordum, Gönlüm elvermiyordu senin yokluğuna. Anlara hasret yaşıyordum, dakikalara, Alışıyordum zamanla vedalara … Bakınıyordum şöyle bir etrafıma, Bomboş dolaplara, kırık dökük çerçevelere, Güya yaşıyorum izlenimini veren duvar saatine. Bakınıyorum üzerinde gezindiğim halılara İçimde bir boşluk var Dağılıyor evin bu karamsarlığına … Atıyorum ansızın kendimi sokaklara, Ruhum […]
Leylak Kokulu Şiir – Ceren Erdem
Ve ben rüyalarımda hep yedi yaşında bir kızım Karanfil Apartmanı önünde sek sek oynayan Hala odamın penceresinin önündeki kavakların pamukçukları yağar üzerime Mişko’nun kapısını tekmeler ayaklarım Sonra çıkar dışarı akşamsefası tohumları toplarım Ruhumda çiçekler açsın diye Ben her gece çocukluğumun arka bahçesine kaçarım Şimdi öyle bir saklansam ki oraya Çanak çömlek patlasa ardımdan Ben […]
KIŞ İÇİN – ARZU GÖKBAŞ
Dumanlar tütüyor evlerden Bu bana birlikteliği, kestaneyi, portakal kokusunu hatırlatıyor. Tebessümü, mutluluğu, eski masalları hatırlatıyor. Bir bahçıvan için ne kadar hüzünlü bir mevsimdir kış! Kediler ve köpekler içinde belki Peki ya kelebekler Neden kimse kelebekleri sormuyor Onlar sever mi kışı Ya da bir odun yanmaktan zevk alır mı? Pencere kenarında oturan kız karı […]
YABANCI GELDİM SANA – CİHAT CANLI
Biraz güneş vursun yüzümüze derken Yer yoktu aklında biri yatarken Bize dalgalı denizlerin kıyıları kaldı O da ben gibi aşındıkça aşındı Bugün aldım haberini Teslim etmişsin birine kalbini Belki çoktan unutmuşsundur beni Bir ara yüzümü güldürdü demen kâfi Belki sen alıştırmadın beni gidenin arkasından yazdırmayı Ama öğrettin bana mutluluklar senin olsun demeyi Anlamadın veya anlatamadım […]
HOŞÇA KAL HAK ETMEYEN’İM – Ferhat Nitin
Merhaba benim olmayan’ım. Üzerime sinen. Merhaba. Sindiremediğim. Hasret kokulu gözlerimin kuytusu. Merhaba. Hoşçakal deme satırlarında yarılanmış yolum. Merhaba. Çok isteyip de görmek istemediğim Merhaba,ya da hoşçakal mı demeliydim. Umutlarımı ekşiten sana. Tarifsiz bir ilacın devasındayım. Merhaba. Dibimin sefasını sıyıran’ım. Kor yalnızlıklarımın süsü, yağmur dudaklım. Merhaba,ya da hoşçakal mı demeliydim. Gökyüzünü küstüren bana. Merhaba […]
SOLGUN ZAMAN/LAR – ikram güneş
Solgun bir mevsimden, Yağmalanmış umutlar kalır geriye. Yamalı sevinçler, Buruşuk ümitler, Ve kocaman kederler kalır geriye… Solgun bir mevsimden, Dağınık ruhlar kalır geriye. Şafaksız sabahlar, Bulutlu günler, Zifiri karanlık geceler kalır geriye… Solgun bir mevsimden, Yırtık senfoniler kalır geriye. Ölü sevişmeler, Zir u zeber demler, Melodisi eksik besteler kalır geriye… Solgun bir mevsimden, Savrulmuş […]
HOKKA – bahtiyar ermiş
Ben; o hangi köşede Oturduğunu bilmeyen, bilemeyen Numarası kırk, çipil gözlü hoppayım. Adımı kırklara dahil, kırklardan hariç Sen yaz öğretmenim… “…” olsun adım mesela Her kağıt gibi ben de mürekkep isterim… Ihlamurun lifini Duglasın portakalımsı yaprak kokusunu Çam reçinesini Kurt bağrının tomurcuklarını Sedirlerin en yeşilini… İşte, gönlümü daha bir alçaltan Hikayeleri yazdır öğretmenim… […]
kışa doğru- yok düşleri
sahi neydi bizi iteleyen çocukluktan gençliğe ve oradan yaşlılığa doğru bize sunulanın çoğunu görmeden geçtik sevdamızı yarım bıraktık daha iyileri için ama daha iyi olmadı hayatımızda bir sürü insan biriktirdik eşya niyetine kompozisyona sığmadı resim çirkinleşti bir kent kirliliğiyle ayı görmeden yılları sildik takvimden sevmeyi denemedik mesela işimize yarayanlar durdu bir süre yanımızda bir […]
SIRTIMDAKİ SAHTİYAN – gül yıldız ermiş
Kağıttan yapılmış harflerim vardı benim. Bir araya getiremediğim hecelerim. Sesini duyamazdım kelimelerin. Bana konuşmayı sen öğrettin öğretmenim… Usul usul ağlardım, hıçkırığımı duyardın. Korkuyu gözlerimden salan sırtımdaki sahtiyandın. Mavi dehlizlerden ummana seninle akardım. Bana çoğalmayı sen öğrettin öğretmenim… Yitik zamanlarda sakladım sevgini ömrüme. Okuduğum, yazdığım her satırda seni mırıldandım ben. Artık insanları […]
odaya giren biri -mehmet alptosun
dost gözükmek ister gibi kuşkuyla girdi içeri duvarlar kadar soğuktu herşey yabancıydı belki nereliydi, onlar nereli yıldızlar uzaktır, nerelisin dedi dost gözükmek ister gibi iyi insanlardır, kendisi iyi miydi, kendi kendine söylendi, neden adını soramadım önce kuşlar aylaktır, aylak kuşlar, tennezül eder miydi böyle şeylere
Son Yorumlar