ÖYKÜ 673
Ölüler ve Yaralılar – Ahmet Akif Özcan
Tayfun vitesi 3’e düşürdü. Yağmur halâ etkisini gösteriyor ve çok kolay olan bu kovalama oyunu iyice zorlaşıyordu. Ağzında duran sigarasının yarısı bitmiş, sigaranın ucunda duran kül bacaklarının arasına dökülmüştü. Hızlı bir şekilde camı biraz aralayıp, sigarasını ağzından bir hamle ile atıp camı kapatması 3 saniye sürmüştü. Arabadaki yeni cinayet polisleri, “amirim yavaş, amirim bu […]
Gözlerinin İçine – Aslıhan Dölek Keçim
Şu hale bak! Böylesini görmedim. – Çok karardı değil mi? – Evet. Gece gibi. Sanki yüz metre ötede yerle gök birleşiyor. Gelsene. Şuraya bak. Nasıl savruluyor tekneler! – Şimdi bırakamam elimdekini. – Bir çay demlesen de içimiz ısınsa! – Hep seversin sen böyle fırtınaları! – Severim. Sıcak bir evde oturup pencereden izlemek keyif veriyor insana. – Kapı mı çaldı? – Bilmem. […]
Palaçinka – Öznur Unat
Rus lokantasını çok severim. Sarı votka içerim her seferinde. Babam evde limon kabuğu, karabiber ve meyan kökü katarak kendi yaparmış. Yani annem öyle anlatırdı işte. Gide gele müdavimi oldum buranın. Her seferinde aynı masaya otururum. En sevdiğim dostlarımla ya da tek başıma fark etmez, nasıl gittiğimin hiç önemi yoktur. O masaya oturduğumda hissettiğim yegâne duygunun […]
Bezelye Üstü Pilav ve Taze Yoğurt – Hüseyin Çağırgan
Her sabah gibi o sabah da erkenden uyandı. Yatağını topladı. Banyoda elini yüzünü yıkadı. Mutfağa gidip çayı koydu. Ekmekleri dilimledi. Tost makinesine bir bir yerleştirdi. Buzdolabından peyniri, tereyağını, kendi elleriyle yaptığı ayva reçelini çıkardı. Yumurtayı bu sabah yağda yapacaktı. Kocası Murat yumurtayı en çok omlet şeklinde severdi. Masayı donatıp çayı demledikten sonra yatak odasına gitti. […]
Çalar Saat – A.Mehtap Sağocak
Sabahları hep kendim uyandım ben. Başucu saatimin ilk çalışında gözümü açıp, hiç oyalanmadan yataktan çıkma alışkanlığım vardır, çocukluğumdan, ilkokul günlerimden beri. Annemin beni uyandırmak zorunda kaldığı, nazlandığım ya da geç kaldığım zamanlar çok enderdir. Okula gitmeyi de hep sevdim, sonuna kadar da sürdürdüm öğrenciliğimi, ta doktoraya değin… İş yaşamında da, üniversitedeki görevime, derslerime giderken de […]
Biz Küçüktük Dünya da Öyle – Pelin Gezeryel
Sıkıcı ve hayli yorucu bir iş gününün ardından gece, çocukları yataklarına yatırıp, ben de yattığım yeri beğenmiştim. Çok geçmeden de uykuya dalmıştım. …. İçeriden; radyodan, alaturka şarkıların ezgileri geliyordu. Peşi sıra, annem sesleniyordu. “Selin, Gülbin, haydi kalkın. Sabah oldu. Okula geç kalacaksınız!” Annem!… Evet annemindi o ses… Bize sesleniyordu! Gözlerimi yavaşça açıyorum. Odamdayım. Ama, […]
Canım Feda Olsun – Yüksel Akkuzugil
“Kamikaze” veya resmî ismiyle “Şinpū Tokubetsu Kōgekitai”, sözlük anlamı itibariyle, II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Pasifik Cephesi’ndeki Japon İmparatorluğu’na bağlı savaş uçakları tarafından, Birleşik Devletler savaş gemilerini batırmak veya tahribat vermek için düzenlenmiş konvansiyonel intihar dalışlarına verilen isimdir. Bir başka ve basit deyişle, “kamikaze pilotu” demek “Kendini ölüme teslim etmiş pilot” demekti. Japonya’da İkinci Dünya […]
Sevgimizin Üstünden Sene Geçti – Reşat Çoşkun
Yollarda büyüdüm. Kaç ölüm yüz çevirdi benden Kaç ölüme gelme dedim Gerçek değilsen… Okulun dağılış saatinin yaklaştığına kanaat getirdikten sonra perde gerisinden kızını bekleyeli neredeyse yarım olmuştu. Kızının naklini aldığı okuldaki ilk gününün nasıl geçtiğini merak edişi bu bekleyişte etkili olmuştu. Kızının, telaşlı adımlarla koşarcasına eve doğru yaklaşması, endişesinin artmasına sebep oldu. Kapıya doğru yöneldi. […]
Ayten ve Nurten – Josef Hasek Kılçıksız
O gün şehrin iki ayrı ucunda, aynı gün, kaderlerinin birbirinden çok farklı olması beklenen iki kız çocuğu doğdu. Ayten ve Nurten. Bebeğin biri ipek ve saten örtüler arasında, hayatın tüm bu curcunasından habersiz büyüdü. Diğeri ise lime lime paçavralara sarılı olarak yatıp, çöpten yemek toplarken ya da bedenini üç kuruşa şehrin magandalarına satarken, varlığıyla dert getirdiği […]
Kuzular Kurtlara – Berrin Yelkenbiçer
Hava yağmurlu değildi, hatta tek bir bulut bile yoktu. Güneş de gökyüzü ona kaldığı için iyice yayılmış, her tarafı ışığa boğmuştu. Otobüsün neredeyse kırk beş dakika gecikmesi yağmurdan olamayacağına göre sıcaktandı herhalde. Şoförlerin rehaveti de hem trafikteki diğer sürücülerin akışı ağırlaştırması, hem de nefes almayı güçleştiren ve insanın tenine yapışıp tüm gözeneklerine sızan rutubettendi. Nihayet […]
Agnostis 2 – Ece Kuru
‘’ Şu bir gerçek ki her insan diğerleri için derin bir sır ve gizemdir.’’ Omzundaki el buz gibiydi. Belki de o kadar soğuk değildi ama o algıda seçici davranıyordu. Belki tepesindeki güneş omzunu sıcacık yaptığı için ona dokunan bir el soğuk gelmişti. Arkasına dönmek istememişti. Kafasında yarattığı eli daha fazla yaşatmak istiyordu. O da öyle […]
Pellempüs – Halil Kaya
Bu öykü, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler Arası “ANADOLU” konulu öykü yarışması ilçe birincisi olmuştur. Yorgundum, uykusuzdum umutsuzdum. On altı saat yolculuktan sonra o hasret kokan yatağıma uzanmış kalmışım. Annem eve gece ulaşacağımı bildiğinden önceden hazır tutmuş yatağımı. Uyumamış ben gelene kadar. Sigara dumanından sararmış tül perdenin arasından bir kedi sessizliği ile titreye titreye odama giren […]
Dört Ayak – Orkan Sancarbarlaz
Çocukken üst komşum Hikmet amca vardı. Şekerleme yemeyi çok severdi. O kadar severdi ki evinde her çekmecede şekerleme vardı. Karısı Hacer Hanım şekerlemelerden nefret eder hatta tüm tatlı şeylerden nefret ederdi. Sevdiği tek şekerli bir şey vardı o da kesme şeker. Onu da çayına atmaz, atanla da arkadaş olmazdı. Çünkü çayda şekerin uğursuzluk getirdiğine inanırdı. […]
Son Yorumlar