ÖYKÜ 673
Barut Kokuyorum-Gürsel Özkır
Savaşmadan savaşıyorum ya! Ey namlunun ucunda pür dikkat beklemeden patlamaya hazır mazisiz ve yarınsız aciz barut… Kulaklarını tıkayacak bir ateş yok, o yüzden beni işitmemek için pamuk aramaya da yoktur hacet… Telsiz sesimle geliyorum sana, tınısı sana olur azamet; elinde ne hikmet, ne nimet ne de bir minnet dolayısıyla çok gaddar-sın, yine de bilirsin yürürüm […]
LÜZUMSUZ KİTAP – Ali Akkoç
Yıllar önce bir kasım sabahı uyandığımda o güne değin başıma gelmeyen bir olayla karşı karşıya kaldığımda henüz yirmi yedi yaşındaydım. Özel bir okulda memur olarak çalışıyor ve işimi gün geçtikçe daha çok seviyordum ama sonradan başıma gelecekleri tahmin etmiyordum çünkü kendimi tanıdığımı sandığım bir çeşit yanılgının içinde olduğumu ne daha önce ne o zamanlar […]
CESARETİ OLMAYANIN HEP BİR BAHANESİ VARDIR -ESENGÜL YILMAZ
Herşeyin en iyisi olsun istemeyiz ama iyi olsun isteriz .yalnız bunun için de hiç çabalamayız . Sadece ister, hayal kurar kendiliğinden olmasını bekleriz. Olmadığı halde “şimdi zamanı değil demek ki” diye teselli ederiz bir de kendimizi. Kaderi suçlarız üstüne de. “kaderim kötüymüş”, “ kaderim böyle yazılmış demek ki” sözleriyle. Herşeyi erteleme huyumuz var birde. […]
ANKA IRMAĞI -Suna Elik
Hikaye bu ya; bir damlacık suydu sevdaya düşmeden önce. Göğün suyundan içti, kapıldı büyüsüne; fakat ne ulaşabildi ne de dokundu ona. Birikti zamanla, sığmadı bir tutam kabına. Bir gün ansızın çıktı yeryüzüne. Ne yol bilirdi ne de iz. Fakat akmıştı bir kere şaşkın acemi bıraktı kendini akışına. Rastladı sonra o soruya. Ya kendine yeni […]
STRES DOSTUNUZDUR A.Ş – Deniz Gürmen
“Hoşgeldiniz efendim.” “Tepemin tasını attırdılar yine! Duvarları yumruklamamak için zor tutuyorum kendimi…” “Birazdan rahatlayacaksınız. İsminiz neydi?” “Faruk Öztürk. Randevum saat birdeydi,” dedi. Enteresan bir tipti. Takım elbisesi olmasa güvenlik onu içeri bile almayabilirdi. “Şöyle buyrun,” dedim, gömleğimin yakasını düzelttikten sonra devam ettim, “on dört numaralı odamızda sizinle ilgilenecekler.” Uzun koridor boyunca konuşmadan […]
YAZMAK VE ŞİİR OKUMAK – murat kaya
Biz Müslümanlar ilim öğrenmenin kadın erkek herkese farz olduğunu peygamberimizden öğrenmiş bir milletiz. Bu yönümüzle diğer milletlerden ayrılırız çünkü bizim peygamberimiz doğrudan doğruya Hakk’ın tevhidi tedrisatından geçmiş bir peygamberin ümmetleriyiz. Yani dayandığımız yer kapısında beklediğimiz kapının sahibi âlemlere rahmet olarak Allah tarafından gönderilen peygamberimizdir. Yazmak iki şekilde tecelli eder yazan insan ya yürürlükte […]
BİR KAPLUMBAĞA DÜŞÜNÜYOR-ZEKİ AÇIŞ
Toros dağlarının İç Anadolu’ya bakan bir yamacında… Bir yaz günü… Bir kaplumbağa, güneş batmadan önce başını kabuğundan dışarı çıkarıp etrafı kolaçan etti. Karıncalar halen iş başındaydı. Yavaş yavaş ellerini ve ayaklarını kabuğundan dışarı çıkardı. Elleri ve ayakları uyuşmuş, karnı bir güzel acıkmıştı. Acelesi varmış gibi hemen en yakındaki bostana dalıp nar gibi kızarmış […]
UNUTULMA HİSSİ – Toprak Uçar
unutulduğunu hissetmek garip bir şey. mesela bir balonun ucuna bir dilek yazıp, bir gün dönüp dolaşıp o dileğini gerçekleştireceğini düşünerek gökyüzüne göndermek gibi. ama balonun bundan haberi yok. yani o tamamen kendi yolunda ve senin ondan ne beklediğin ve dilediğin umurunda bile değil. işte unutulmakta böyle bir şey olsa gerek. senin, anılarını içine sığdıramayıp kaybolduğun […]
BİR KALABALIK YALNIZLIK – büşra çakır
Hey, sen! Evet evet, sen! Yaklaş bakayım! Neden bana öyle garip bakıyorsun? Biliyorum, üzerimdeki kıyafetler bana yakışmıyor. Bol bir pijama üstü, üstünde örgü hırka, altında bol bir eşofman… Ben aslında böyle bol şeyleri sevmem ama burada balo elbisesi giyecek halim yok ya! Neyse. Bak, ne diyeceğim? Şey, biraz daha yaklaşır mısın? Biriyle konuşabilmem için […]
BİR İNSAN İLE BİR HAMAM BÖCEĞİNİN DOSTLULUĞU – Erhan Sezer
Bilinmez bir yerdesin. Dört duvar arasında kalmışsın. Ne gökyüzünü görebiliyorsun, ne de dışarıda süren hayatın coşkun seslerini dinleyebiliyorsun. Kendi başına ve yalnızca kendi sesinin dinleyicisin. Zihnin durmadan çalışıyor. Hatıralar, puslu bir havanın ardında görünen parlak bir ışık gibi gönenç ile dolduruyor çorak yüreğini. Sevdiğin kadınları düşünüyorsun. Her birisi için yaptıklarını, söylediklerini, yazdıklarını anımsıyorsun. […]
İşçi Arı – Serhat Barış Özhan
Doğdun. Ciğerlerinle havanın ilk buluşması acı verici oluyor, ağlıyorsun. Gülmek için altı hafta sabretmen gerekecek. İlk kez bal yemek için ise bir on iki ay daha. Bundan sonra yediğin her şeyi balla kıyaslayacaksın. Adalet duygun beş yaşında kreşe giderken gelişmeye başlıyor. On yaşında normal bir zekaya sahip olduğunu anlıyorsun. İnsanları ortalamadan daha fazla sevdiğini ise […]
Bu Çok Uzun Bir Hikaye – Sevim Demiröz
taşlar fırlatılıyor. bir kayık nehrin üzerinden yürürken ağladığının farkında değil. sular dökülmüyor. kıyıdaki çiçeklerin hepsi solmuş ve tabutların kapağı açık unutulmuş. bütün mezarlar neden boş? bir ağaç kurumuş, dallarında kemikler asılı. pencerenin önünde savaş var. kemikleri kutulara dolduruyorlar. sular dökülmüyor. ağlayan hep asfalt üzerinde sürüklenen vücutlar. bir kitabın sayfasından sürünerek dışarı çıkıyorum. […]
Bir Mavi Hüzün -Özge ŞENTÜRK
Ömer. Dünyaya umut olan mavi gözleri ile annesinin kucağından hayata ilk bakışlarını atarken nereden bilebilirdi ki; hayatın, onun gözleri kadar güzel olamayacağını ? Ömer, o masum bakışları ile bakınırken annesinin dudakları tebessüm ediyordu ama gözleri yavrusu kadar güzel bakamıyordu. Aslında o hep umut ile bakıyordu. Ta ki Ömer’ini kucağına aldığında beraberinde gelen bir haber […]
Son Yorumlar