ÖYKÜ 673
Muhallebi kokan kadın – Fatma ŞAHİN
Saat 03:25 Henüz uyku tutmamış, umutlarını kadehlere saklayanların demlendiği; ya da benim gibi uykunun korunaklı kucağına sığınanların binbir zahmetle, çişe kalktıkları saat. Ben de içtiğim çaya savurduğum paslı küfürlerle yatağımdan çıkıyorum. Tam o sıkıntıdan kurtuldum derken, öyle bi sigara içesim geliyor ki, bir de içtiğim sigara küfrediyorum. Kafamı yukarı kaldırıyorum sigaramı yakarken; berrak gökyüzü sigara, […]
SES – Burçin Tolga Yılmaz
Acılarım dinmeden önce duyduğum ses biraz önceki adamdan geliyor. “Ölüyor …” Benimle yüzmeyi seviyorlarmış. Birçoğu da terapi yapıyormuş benimle. Ne güzel! Benim ne düşündüğümü önemseyen yok. Haftada bir gün onlarca insan izliyor beni. Bir kadın ve bir adam dans edip yüzüyorlar yanımda. Onlar gibi yüzmemi, dans etmemi istiyorlar bu havuzun içinde. Japonya’dan getirdiler beni. En […]
YARIN YENİ BİR GÜNDÜR -DİDEM SAYAT
‘‘ Nasıl geçti, söylesene? ’’ Melike’nin tiz sesi Zeynep’in kulağını tırmaladı. Heyecanla ondan gelecek haberi bekliyordu. ‘‘ Eh işte, dedi umutsuzca. Yine söylenen aynı şeyler..’’ ‘‘ Yani, biz sizi ararız değil mi? ’’ Ve ardından uzun bir hımmm çekti Melike. İçinde pek çok şeyi barındıran bir hımmm oldu bu. Zeynep susuyordu. ‘‘ Alo, hey orada […]
KIRK KAPININ KIRK DUASI – songül korkmaz
Üzerime sinmiş çekingen bir eda ile alıyorum kitabı elime. İsminin gizeminden midir yoksa içeriğinin kırk kapı ardına gizlenmiş olmasından mı bilmiyorum ufak ufak sızıntılar yaşıyorum içimde. Bir yandan hakkını verebilir miyim korkusu dilime pelesenk olurken diğer yandan bir an önce başlasam da merakımı gidersem tatlı telaşı hücrelerime kadar sızıyor. Ben normalde bir kitapla tanışırken yeni […]
DUVAR – serpil tuncer
Büyük beyaz bulutların gökyüzünde sıralandıkları ve renkli uçurtmaların çocuklar tarafından kanatlandırıldığı mayıs ayındaydık. Benim için mayıs, kendince güzellikleri olan başlı başına bir mevsim gibiydi. Baharın sancılı günlerinden sonra yaza kısa bir merhaba diyen, birkaç gülücükle insanların yüzünü şenlendiren güzel, genç bir kıza benziyordu. Severdim bu mevsimi. Bulunduğum yerden beni alıp ötelere götürdü. Patlayan tomurcuklara, büyümeye […]
PARMAK UÇLARINDA AŞK- 2 Hakan Gülçay
Gözlerimi dört açmış onu dinliyordum, hızla koşuyordum ona doğru oturduğum yerden. Bu benim için okunan son ezan, üstelik hala ona rağmen. Ve bu benim için son atak, hala bana rağmen… Kendimi toplamaya adıyorum artık. Kaç zamandır epey dağılan kendimi. İlk olarak; tüm karamsar hayallerimin tozunu alıyorum titizlikle. Bir bir yerlerine koyuyorum umutlarımı. Yaşamak için bunca […]
gece mavisi yel değirmeninin öyküsü -Efe Fakir
Sabah erkenden çıkıyorum odamdan. Merdivenleri ikişer üçer atlarken sırt çantamdan şıngırtılar geliyor. Çantanın kıçını elimin tersiyle dürtüklememle susuyor nesnelerim. Pansiyonun kapısından zor atıyorum kendimi sokağa. Anamın karnından demincek çıkmışçasına yabancıyım önümdeki şehre. Görülecek, dolaşılacak, fotoğraflanacak sayısız yer var şu birkaç günde. Huzursuzluğumun, telaşımın sebebi bu- az zamana çok iş sığdırmak huyum değildir ama oldu bir […]
EKREM ile MEKREM- galip önlü
Yoksul bir hal içinde sürünen Sabiha Hanım doğum sancıları çekiyordu. Ali Bey ise bir hafta önce otomobil kazasında ölmüştü. Fakat ölmeden önce Sabiha Hanım’a söylemişti. ‘’Hanım, doğacak olan bu ikiz çocuklarımızın ismini ben koyacağım. Biri Ekrem olsun, biri Mekrem..’’ O gece Sabiha Hanım için zor bir doğumdu ama ikizlerini sağ salim dünyaya getirmeyi başarmıştı. Oğullarına […]
Sevimli Hayalet – Kerem Han
Casper’in güneşle pazarlık ettiği bir bölüm vardı. En sevdiğim çizgi filmdi. Mevsimlerden yaz, küçük çocuklar kısa kollu tişörtleriyle ip atlarken, mütebessim balıkçılar inci kefal kovalarken, “güzelim yaz havasında hoş bir ezgiyle yükselen sesi sanki mutlu bir kara sevdayla yüklüyken”, birden hava bulutlandı, görmüş geçirmiş ihtiyarlar soğukkanlı, yaz yağmuru, birazdan geçer diyordu, endişeye mahal yok… Yağmur, […]
PELERİNSİZ BİR KAHRAMANIN BİYOGRAFİSİ-İbrahim Tekpınar
Televizyon garip makine, bazı şeyleri görünür yaparken bazı şeyleri de görünmez yapar. Mesela: hayal dünyamıza kahraman diye, pelerinli, kırmızı donlu tipleri zorla sokuşturan, uzaylıların garip yaratıklar olduğunu, insanları kaçırabileceği hikâyelerini beynimize sokan televizyondur ki dünyadaki tek kötülerin insanlar olduğu fikrinde olmamıza rağmen bize inandırılmaya çalışılan budur. Zihin dünyamıza kahramanları bayram şekeri edasında süslü püslü karakterler […]
AYIP – özgür karaoglu
İyi insanmış dedem.Ben çok tanıyamadım dedemi.Öldüğünde ortaokula gidiyordum.Sorduğum herkesin bir hikayesi vardı dedemle ilgili,bir tebessüm ve son cümle;’’Ama iyi adamdı rahmetli’’ Askere giderken iki yıllık evliymiş dedem.Çocuğu yokmuş.İnsan kendine dert edinmese de böyle şeyleri,dert edecek çok insan varmış o zamanlar.Dedem askerdeyken toplanmış köyün büyükleri.’’Yumurtaları soğumuş bunun,ısıtmak lazım ‘’ demişler.Buğuya sokmuşlar karısını.Ölmüş.Döndüğünde öldüğünü söylemişler.Niye diye sormamış.Bir […]
MATRUŞKA HAVASI VERİLMİŞ ÂŞKLAR – Begüm Sırmatel
Bazı âşıklar ezelden ebede birbirlerini doğura gelir. Matruşka havası verilmiş zaman ve bedenlerdir ruhların bekçileri. Çok fonksiyonlu bir daktilonun hızlı geri gitme tuşu gibi geçmişe götüren ya da seke seke geri ket vurduran her ne varsa şimdinin zehri, An’ı gırtlaklayanların izidir. -Ve her nasılsa insanoğlunun- kendi çıkarını düşünen bir varlık olarak-, neyin kendi çıkarına uygun […]
Bizim olanı bizden ayırmak… – Seda Duman
Bu sabah diğer sabahlara nazaran öğlen değil de sabaha daha yakın bir sabahta uyandım. Yine gerçek yaşamla rüyalarım arasındaki çizgi silikleşmeye başlıyordu. Uyanmamaya çalıştım. Rüya görmeye devam edebilmek için karmaşık hayaller kurdum. Ama kurduğum hayaller de rüyalarım gibi gerçek dünyayla bağlantıların temsillerini içeriyordu. Gerçeklikten rüyalarımda bile kurtulamıyordum. Benim yaşadığım bu çekişmeye yatak keyfi veya şekerleme […]
Son Yorumlar