
Gitmeye meyillisin.
Hoş geldin, demedim.
Hoş bulmayacağını bildiğimden olsa gerek.
Ki; kal da demeyeceğim.
Bir kuş süzülür ufuklara doğru,
Gittikçe yiter gözden.
Bir tüy süzülür kanatlarından,
Düştüğü yer yakınım değil.
Gitmeye meyillisin.
Kal demeyeceğim.
Yittikçe söner alevi gönülde.
Bir eksik kelime, bir buruk söz.
O da bir avuç topraktır.
Ki; mürekkebin döküldüğü yer uzağım değil.
Gitmeye meyillisin.
Gitme demeyeceğim.
Çekeceğim bir ömürlük ağrı,
Çekileceğim bir köşe duvar.
Altı üstü iki ölüm bir kalım işte!
Vakitlerden bir Nisan akşamıdır, diye başlar şiir
Oysaki mevsim kıştır!
Mevsimlerde sürçer sevmek yüzünden,
Hiç öğrenemeyeceksin ki sen.
Bir kuş kanat çırpar hudutlara doğru.
Çekeceğim bir ömürlük ağrı,
Çekileceğim en ücra köşe duvar.
Bulutlara sürüp gözlerimi,
Bir demli çay içeceğim.
Bir yetim kelime, bir kırık söz.
O da bir dil, bir kemik etmez.
Bir başına oturduğum masaya
İki demli çay söyleyeceğim.
Yıldızlara sürüp de yüreğimi,
Diyeceğim;
Sinende taşıdığın, sükutta kelâmda,
Hakikatle yârenlik edecek bir yürek değilse eğer
Kalem, kırılasın tam da şurada.
İşaretler satırların evliyası imiş, olsun.
Tamamlayanı da yok ki bu hikayenin.
Yok, bir daha üç nokta kullanmayacağım.
Bir cevap yazın