
Dilerim
Kendini bir kaç defa
Bakışlarını kürek gibi daldıran gözler
Altında bulursun
Her defasında farklı bir canlı türünde
Korkuyu yavru bir vahşiliğin
Tarikat nedir bilmeyen hiçliğinde
Her defasında konuşamadan
Gık edemeden
Oysa ki ne kadar çok alışmıştık değil mi konuşmaya
Ağzımızı gelişigüzel açmaya
Ne güzel alışmıştık
Bil bakalım neye tapmıştık
Evet konuşmaya
Evimizin arka bahçesinde bilinmeyen bir çiçek
Gerçekliğe benzetemediğimiz bir umudu
Hayretler içinde doğururken
Korkulara kan kaybettiren bir sancı başladı
Ayak topuklarından omurilik soğanına doğru
Henüz adı nedir hiç konuşulmadı
Tanrısı daha güçlü müdür bilinmez
Korkuyu sabahtan önce vakitlerde
Denizden cebir ve şiddetle almıştık ya
Hatırlar mısın
Arka bahçedeki çiçeği rüyalarda betonu öldürürken gördün
Adını patronuna öttün
Dozerlerini ve dinamitlerini kursağında bekletmiştin
Yok oluşu güzel yapmak için
Adına çiçek dememek için
Başka bir korkuyu açmasın diye sinir uçlarında
Kendi iç sınırlarında
Sırf bir bedeninin ve yüreğinin olduğunu hatırlamamak için
Uyandın
Yine bambaşka bir gezegen yüzünde
Gün-aymaz bekleme
Bir ölümün müjdecisi
Tir tir titreyen bir yüzün elmacık kemiklerinde
Çocuklara ekmek götüren şairlerin
Yürüyüp dinlenerek çıktılar yokuşlarını
Hamal taşlarına küfrünü bırakarak-tan
Çok diledim ama gökten taş yağmıştı sanki
Herkesin yüzü yere benzemişti
Kaya dolgu dişlerle öğütülmüş gül dikenlerini
Artık kimse korkmaz dalından koparmaya
Çiçeğim kendini nasıl korusun
Hayvansal ve bitkisel hücreleri dövmüştürmeyi
Nasıl başardın
Dilerdim, pencereni zorlayan ay ışığı
Bir çocuk bayramında
Seni kara deliklerden
Kara deliklere başın ellerinde koşturan
Ama hiç yol kat etmeyen bir karanlıkta
Bir tapınma aratır
Aratır da tanrılar bayram tatilinde olsun.
Bir cevap yazın