Genç kadın yağmurun altında yürürken dinlediği şarkı adımlarıyla uyumluydu; Anima; Yağmurla gelen…
Trene yetişmesi için vakit azdı; o yüzden adımlarını hızlandırdı. Bir silüetle çarpıştı ancak dönüp bakmadı bile; treni kaçırmamalıydı. Gara geldiginde saat 13.57 idi. Koşar adımlarla onu bu şehirden götürecek trene bindi. Saat 14.00’da metalik bir ses duyuldu ve tren harekete geçti. “Sonunda” dedi, “sonunda beni senden götürecek, seni bana unutturacak yerdeyim. Güle güle eski sevgili…” Bu söz dinlediği şarkıya da uymuştu. “Bir damla yağmur anlattı beni bana, bir damla yağmur ağlattı…”
Artık onunla aynı yağmurda ıslanmayacaktı; bu güzel bir baslangıçtı. Onu göremeyecek miydi bir daha? Sabah kahvaltı hazırlayamayacaklardı beraber. Bu düşünceleri susturdu ve kendini ondan daha iyi birini bulacağına inandırdı. Onu daha çok sevecekti. Büyük bir gürültü ve sarsıntı ile irkildi. Bu ne olabilirdi ki? Ön vagondan çığlıklar, ağlama sesleri geldiğini duydu ve temkinli bir şekilde yerinden kalktı. Trenin ön vagonları makasa girememiş ve devrilmişti. Ambulanslar, sağlık ekipleri…
Kendini yeni şehrine ulaştıracak otobüsü saatlerce beklemesi gerekti. Sürekli telefonuna baktı; annesi ve arkadaşları dışında kimse aramamıştı… O aramamıştı…Bugün bu trende olacağını bilmesine rağmen aramamıştı… Ağladı… Bu sefer otobüse bindiğinde unutması gerektiği gerceği daha çok yüzüne vurmuştu. Ve yeni şehrine doğru yola çıktı…
Genç kadın yağmurun altında yürürken dinlediği şarkı adımlarıyla uyumluydu; Anima; Yağmurla gelen…
Trene yetişmesi için vakit azdı; o yüzden adımlarını hızlandırdı. Bir silüetle çarpıştı. Kafasını kaldırıp çarptığı genç adama baktı; onun yeşile yakın ela gözlerine. Daha sonra ise genç adamın elinde tuttuğu bilyelerin yarısının yere döküldüğünü fark etti. Genç adam özür dilerken o da özür diliyordu. Daha sonra birlikte bilyeleri topladılar yerden. Tekrar özür diledi genç kadın; adamsa ona çalıştığı yeri söyledi…
– Gelip bir çayımı içmek ister misiniz daha sonra? Hem bilyeleri toplamama yardım ettiginiz için teşekkür etmiş olurdum.
– Bu şehre bir daha gelirsem neden olmasın? dedi genç kadın.
Gülerek vedalaştılar. “Vedalaşmam” diye düşündü genç kadın, “hem de gülerek ne kadar garip!”
Gara vardığında saat 14.05 idi. Tren kalkmıştı onu o şehirden götürecek şey gitmişti. Yarına kadar beklemesi gerektiğini farketti ve gardan tekrar ayrıldı. Yolda genç adamın teklifi geldi aklına, neden olmasındı? Genç adamın verdiği adrese gitti; yukarı çıktı. Genç adam onu kapıda karşıladı ve ofise girdiler. Ofise girdiği anda farkettigi şey yerde bilyelerle oynayan 5-6 yaslarında bir çocuktu. “Yeğenim Orkun” diyerek tanıttı cocuğu genc adam; cocuk ise gülümseyerek tanıtılmayı onayladı, çaylar içildi, muhabbet edildi, ortak zevkler ortaya döküldü, hoşlanıldı. Genç kadın izin istedi, ertesi gün buluşmak üzere anlaşıldı ve ayrıldılar. Genç kadın eve dönerken telefonunu hatırladı ve eline aldı…
12 cevapsız çağrı annem
10 cevapsız çağrı Melisa
1 cevapsız çağrı tanıdık birisi ama nedense hatırlayamadı fazla umursamadı da. Annesi ve Melisa’yı aradı ve binmesi gerektiği trenin raydan çıkmış olduğunu öğrendi. Treni kaçırdığını anlattı ve iyi olduğunu söyledi. Telefonu kapattıktan sonra gülümsedi, sanırım bu yeni sehri seveceğim diye düşündü kulaklıklarını taktı, duraklattığı şarkıya devam etti:
Anıma Yagmurla gelen; Ne yağmur var ne de gözyaşı var bu aksam, boşlukta asılı kaldı düşünceler ve korkular ta ki bulana kadar seni yeni sevgili 1…2…3 motorrrr… Yağsın yağmurlar…
Bir cevap yazın