ÖYKÜ 673
Boşluk – Ahmet Akif Özcan
Bugün yoktan yere erken uyandım. Saat ona beş var. Diğer insanlar gibi rutin işler. Biraz çay, biraz ekmek. Sonra bir sigara. Sonra tekrar sigara. Günler göz kamaştırıcı değil artık. Tek başımayım. Dün de öyleydi. Biliyordum. Masada duran kitaba baktım. Kalkıp elime aldım. Yazarın ismini okuyamadım. İlk sayfanın yarısında geri koydum masaya. Her şey boş gelmeye […]
Kadifeler Solmasın – Berrin Yelkenbiçer
Önceleri yüksek ve çirkin, sonraları daha da yüksek ve çirkin apartmanların arasına sıkışmıştı teyzemin evi. Çocukların hayalleri solmaya başlamadan önce resimlerinde çizdikleri evlere benziyordu. Tek katlı, yeşile boyalı, kocaman bahçeli. Kışın bacasından çıkan açık gri dumanların havaya karışmadan görülebildiği, konu komşunun mevsimleri bahçedeki ağaçlardan takip edebildiği ama bunun kıymetini hiç bilemedikleri bir güzel ev. Çocuk […]
Annemin Gözlerindeki Serçe – Hicret Birik
Sapanımın lastiğini kendime doğru gererken, bir yandan da çalılıklara konmuş serçelerden birini hedef almıştım. Gez, göz, arpacık. Her şey tamamdı. İki parmağımla sımsıkı tuttuğum, içinde taş olan lastiği bıraktığım gibi çalılıkta kıyamet koptu. Güneşi görmüşken pinekleyen kuşların hepsi farklı bir tarafa doğru uçtular. Uçarken cıvıldamıyor, adeta ciyaklıyorlardı. İçlerinden biri hariç. Kışın bahara yakın bir zamanı […]
Kadın ve Özgürlük – Aybüke Çolakoğlu
Yerde kanlar içinde yatıyordu. Boşanmaya çalıştığı adam onu bıçaklamış ve kaçmıştı. Nefes alışverişleri yavaşlamaya başlarken birileri adını sordu. Son bir çabayla adının “Özlem” olduğunu söylerken gözlerini açık tutmakta zorlandığını fark etmişti. Bilinci kapanmaya başlamış, vücudunu hissedemez olmuştu. Gözlerinden akan bir damla göz yaşı, yanaklarından boynuna doğru inerken kısacık hayatını düşündü. Her şeyin başladığı güne giderken […]
Van Gogh’un Tablosu – Ahmet Akif Özcan
Odanın dört bir tarafını, dört farklı tablo süslüyordu. Tayfun ve ekibi odaya girdiğinde ilk gördükleri tablolar olmuştu. Ardından yerdeki ölüyü, sonra ölünün arkasında duran bilgisayarı gördüler. Odanın içi leş gibi kokuyordu. Bilgisayar masasının üzerinde bir sürü sigara paketi diğer yanda ise biralar boy gösteriyordu. Ölünün çevresinde titizlikle işlerini yapan görevliler, tepelerinde ise savcı bulunuyordu. Tayfun’un […]
Eve Gittiğinde – Nazım Kayalı
Adam uzun bir gezintinin ardından uzaktan belli belirsiz görebildiği emlak bürosuna doğru yürümeye başladı. Tüm yaşamını geçirdiği şehrin en ücra mahallesinde, hiç tanıdık olmayan yollarda biçare dolanıp dururken, arayışını sona erdiren emlak bürosunu bulduğu için rahatlamıştı. Büronun önüne geldiğinde tereddüt etmeden içeriye daldı. “Merhaba, iyi günler.” “Buyrun, size nasıl yardımcı olabilirim?” “Bu muhitten bir daire […]
Gelmişli Geçmişli – Osman İlhan
Borges’in “…hafızam bayım, sanki bir çöp yığını” dediği noktadayım. Ne geçmişin kalıntılarıyla şimdiyi yaşayabiliyorum, ne de geleceğin beyaz sayfasına değiyor kalemim. Önüm flu, adım atsam tanıdık bir acıya denk geleceğim. Dursam –ki duruyorum- ah bu gölgem ne fena! Ortadayım; geceyle gündüzün arasına sıkışmış bir saat… Artık kendimi toparlamaya çalıştıkça daha çok dağılıyorum. Su akınca kap […]
Ölsün Bütün Keşkeler – Pelin Gezeryel
Sabah uyandığımızda, mutfak masasının üzerindeki eski püskü düdüklü tencereye dayandırılmış bir beyaz kağıt üzerinde, bize sadece bize, çocuklarına, yalnızca şu notu yazıp bırakmıştı. “Keşke, her şey farklı olabilseydi… Allaha Emanet Olun… Anneniz” Hepsi bu kadardı işte… Nefret ettiğimiz keşkelerden ibaret bir hayattı bizimkisi. Üç kardeşdik biz. En büyüğümüz 13 yaşında ki, o ben oluyordum. Diğerleri […]
12 Eylül ve Şiir – Tamer Uysal
Nevzat Çelik ve 12 Eylül Dönemi Şiiri Üzerine… Nevzat Çelik 1980’lerin şairi; Can Yücel’in deyimiyle şairin ilk kitabının önsözüne yazdığı gibi yüreği “gepegergin bir tambura teli” şair. 1980’ler ve Şafak Türküsü şiiri onu kitlelerin gönlünde ayrı bir yere bir tahta oturtmuştu: Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama diyordu […]
Lotto Milyoneri – Bahattin Gemici
Gökte dolunay vardı. Bütün gece yatakta dönüp durdum. Gün ışıyınca uykulu gözlerle sessizce kalktım. Giyindikten sonra Cemal’i aradım. Cemal uzun yıllar maden ocağında çalışmış, bu yüzden sağlığını kaybetmişti. Ağrıdan sızıdan geceleri hiç uyuyamıyordu. “N’oldu?.. Sabah sabah yataktan mı düştün?” Ona Gatenbröcker kahvesine gelmesini söyledim. Günlerden pazar olduğu için içerisi tenhaydı. Baktım, benden […]
Çuf Çuf Abimle Sohbet – Ahmet Faruk Keçeli
Abim beni aradı. “Sen hatırlamıyorsun, ama ben hatırlıyorum, senle çuf çuf oynadık,” dedim. Abim sonunda hatırladı, babasının aldığı elektrikli treni. Günlerden Perşembe’ydi. “Abi dedim, ne fark eder ister Alevi olayım, ister Bektaşi, hepsi aynı kapıdan geçmiş velhasıl.” “Niye soydunuz kuyumcuyu?” “Biz soymadık Ahmet, bizim üzerimize attılar. Parayı biz bulduk, yerine iade ettik.” “Demedi mi? Parayı […]
Öksüz Ev – Berrin Yelkenbiçer
Boş bulunup zili çaldığına değil de kapının açılmasını beklediğine şaşırdı. Artık hiç açılmayacağı aklına gelince önce başını sonra tüm gövdesinin ağırlığını kapıya verdi. Kalbinden boğazına doğru yükselen acı dalgası hafiflesin diye derin nefesler aldı. Anahtarını çıkardı, ellerinin titremesinden deliği zor buldu, apartman holünün loş serinliğine girdi. Kimse yukarıdan tatlı tatlı “Hoş geldiiin!” diye seslenmedi. İçi […]
Cinayetimden Geriye – Selçuk Karadağ
Ne zaman olmuştu bu? Yani ölümüm ne zaman olmuştu? Yerde yatan ceset torbası, sabah 05:35’te Kocatepe Camisi yanında bir çöpçü tarafından fark edilen cesedimin içerisine koyulduğu ceset torbası ne kadar da siyah. Ceset torbamın yanında kırılmış bir kar küresi var, kar küresinin içerisinde bir atlıkarınca. Atlar ceset torbasına üzgün bir şekilde bakıyor. Tek bir çocuk […]
Son Yorumlar