ÖYKÜ 673
Sahipsiz Kent -Berk Bozbel
Bir yaz akşamıydı. Yağmur sanki son kez yağıyormuşçasına; hınçla, öfkeyle kendini Arnavut kaldırımın kollarına bırakıveriyordu. Taşların üzerinde biriken ufacık su birikintilerine bakarak, bakkala verdiğim siparişin gelmesini bekliyordum ben de. Her bir birikintinin yüzeyinde, kendi yüzümü görüyordum. Kimisinde; gözlerim kaymış, dudağımın ucuna yarenlik ediyordu. Kimisinde; kulaklarım adeta bir kartalın iki kanadını andırıyordu. Bana sadık […]
Tüketim -Abdullah ERDEMCİ
Sahip olmaya bayılıyoruz bir sürü şey alıyoruz kullanmayacağımız. Nasılsa bir gün lazım olur diye. Bir sürü kıyafet alıyoruz hangisini giyeceğimize karar veremeyeceğimiz. 2 tb Harddisk alıyoruz 1 tb nı bile dolduramayacağımız. Kitap alıyoruz bir sürü kapağını bile açmayacağımız. Sırf indirim var diye aldığımız sonra yerini bile unuttuğumuz bir çok şey alıyoruz hatta bazen kredi kartı […]
DİMAĞIMDA KELİMELER – PINAR AYDIN
Hep böyle olur. 34 yıldır böyle uyanırım ben. Önce ensemden kuyruk sokumuma doğru hafiften bir sızı iner, ardından dizlerime giren ağrıyla irkilir aniden uzatıveririm bacaklarımı. Tıpkı bir cenin gibi uyurum ben. Yatağımın çok küçük bir kısmını kullanırım. 10 Yıldır kullandığım yatağın yalnızca 1 metresinin yıpranmış, renginin sararmış ve hafiften yırtılmaya başlamış olduğunu, ancak […]
Gökten umut yağdı-Diydem Deniz KOÇ
Balkona çıktım. Yaktım bir sigara. Ağlayarak başladım onla konuşmaya. Neden yanımda değilsin? Hiç mi kızmadın. Ne bu sessizliğin. Niye? Şimşek böldü gökyüzünü ortadan ikiye. Sesi duyuldu sonra. Bir anda yağmur başladı. Deli gibi bir yağmur. Rüzgar, sel, dolu… Hava karardı. Her yer zifiri karanlık. Oturduğum yerde dondum kaldım. Telaşlanan insanları görüp, şaşkınlığı atlatmam uzun sürmedi. […]
sahte kendilikler arasında gerçek ben’in izini sürmek-josef kılçıksız
Nesnelere hiçlik vurdurup geriye yansıyanın fotoğrafını çekiyoruz. Gerçekliğin hiç olmadığı, hiç kurulmamış olduğu noktadan dünyaya doğrulttuğumuz fotoğrafın kadrajı kusursuz bakışa olanak tanıyor. Hitlerin Yalta’dan sonra Stalingrad’a saldırısı, çadırında ağırlanıp seçim kampanyasını onun parasıyla kotardıktan sonra Sarkozy’nin Kaddafi’ye saldırması, ailece tatilini Bodrum’da geçirmesinden Şam Emevi cimisinde namaza uzanan süreçte aile dostu Esad’ın başına […]
I.Elizabeth Sanaz Seyed Esfehani -Çeviri: Turgut Say
Onu dün gece getirdiler… Bekleyip ne yapacağını görmek istiyordu. Eliyle kazıtılmış kafasını okşadı. Sonra bir de baktı o merdivenlerden yukarı çıkmış telefonun ekranına odaklanmış ve gelişi güzel tuşlara basıyordu…ondan birşeyler öğreneceğini umuyordu. Bir kez daha tekrarladı,” dün gece getirdiler ha?” dedi. Baktı onun bakışları telefon ekranından bayan C’nin ojeli ayak parmaklarına kaymış, peşinden […]
ç’iz’giler- toprak uçar
Dünyadaki en soğuk yer kutuplar değil, sevdiğin kişiden ayrı yattığın o yataktır. çünkü perdeleri de yaksan, dünyadaki tüm yorganları da örtsen üstüne, elektrikli battaniye de sersen altına, asla ısınamazsın. Dünyada ki en karanlık yerde mahzenler değildir mesela: ölüm kokusunun olduğu hastane odalarıdır, çünkü eskimiş bir sandalye üzerinde sevdiği kişinin öleceği günü beklemek zorunda olan insanların […]
mektup-günay aktürk
Köpecik uyuyor. O uyurken ne yapıp edip bir şeyler yazmalı bu gece. Belki bir mektup. Ona… Postalamasam da olur. Mühim olan yazılması. Ama yazı masasına oturmak gelmiyor içimden. Çünkü bunu yapınca ille de ille ciddi bir şeyler koyasım geliyor ortaya. Oysa belki de sırf karalayıp atmak yeterli olacaktır, ne belli? Bu yüzden bu […]
fotoğraf-mesut geçgel
Saat 08.00 gibi sabah şerifleri, usulsüz bir cep telefonundan haydut ihbarı almıştı. Biri yine ansızın öldürülmüştü. Hemen yataktan kalmak zorunda kaldım. Ev içinde acil bir toparlanma ve gözlerde yaş hakimdi. Annemi ilk defa bu kadar ağlarken görüyordum. Güne genellikle duşta sıcak su altında mayışarak başlıyorum. Bu o kadar bağımlılık haline geldi […]
bir adım kala – şaban şimşek
Athena’nın izniyle Prometheus’un ilk erkekleri niçin yarattığını bilmiyorum. Öte yandan ne araştırmaya, ne de uzun uzadıya düşünmeye, neredeyse hiç vaktim yok. Bir tür Grekli Azrail, üstüne üstlük kadınların can alıcısı olan Athena, her ne hikmetse, onlara yaşam verir. Sona bir adım kala her hastanın hayal etmekten bile erindiği bir biçimde bu insanlar hiç yaşlanmazlar […]
karanfil – merve telis
Yapmaya çalışırken yıkmış olduklarına bakıyordu sessizce… Derin bir nefes çekip devam etti ufku seyretmeye. Nerde hata yapmıştı, neden hep tüm yalnızlıklar günün sonunda yakasındaydı düşünmeden edemiyordu. Belki de kendi istiyordu böyle olmayı… Tek başına, uçurumun dibinde açan bir karanfil gibiydi. Kökleri sıkı sıkıya bağlıydı toprağa ama bir fırtınada zarar görebilecek kadar da hassastı parlak kırmızı […]
arı- sipan dündar
“İnsan sarsılmadıkça yaşamın, yaşamının, yaşayanın gerçekliğine haklılık payı vermez.” Otobüsün sunroof’una çarpıp duran bir arı vardı. Art arda çıkmayı deniyor ama beceremiyordu. Bu durum onu vazgeçirmeye yetmiyordu. Her deneyiş sonrası kanatlarından mı yoksa ağzından mı çıktığına emin olamadığım sesin voltajı artmaktaydı. Bu ses beni rahatsız ediyor, dikkatimi çekiyor ve bana saldırma ihtimali beni korkutuyordu. […]
Son Yorumlar