ÖYKÜ 673
Savaş ve Aşk – Mehmet Sinan Gür
“Çok buyurgansın. Hiç toleransın yok. Affedici değilsin. Çok inatçısın. Ben erkek olduğum halde senin gibi davranmıyorum. Sevmek birini olduğu gibi kabullenmek demek değil mi? Beni yeni mi tanıyorsun?” “Ya sen? Beni yeni mi tanıyorsun? Kabullenmekten söz ediyorsun. Niçin beni böyle kabullenmiyorsun?” “Ama sen benim kişisel yaşantımı hizaya sokmak istiyorsun. Bu benim yaşantım. Kabullenmek derken başkasının […]
Yanıltıcı Geceler – Galip Önlü
Gece; sadece güneşin batması, ayın parlaması, birbirine yakın görünen yıldızların göğü donatması ve etrafın siyaha bürünmesi demek değildir. Gece bizlere; kişinin ruhuna güzel hisler kattığı, duygusallığın efendileştiği ve kalbin içinde bulunan mevkiye yerleştiği, berrak, kısa ve masum bir zamanı ifade ediyor aslında. Bu safiyetliği oluşturan gecede, kişinin istisnalar dışında mesrur olmaması gariptir zira bu ihtişamlı […]
Gereksiz Tohumlar – Hatice Dökmen
Üç gündür hastanedeyim. Kök hücre nakli bekliyorum. Dedem, çok umutluydu. Dünyayı ayağa kaldırırım, yine de sana o donörü bulurum, diyordu. Buldu da. Benden üç yaş küçük biriymiş. On sekizinde. Dolandırıcılık ve adam öldürmeye teşebbüsten hükümlü biri. Ben bugüne kadar kimseyle kavga dahi etmedim. Hayat o kadar kısa ve o kadar ince bir iplikle yaşama bağlı […]
Yıldız Kaydı: Hadi Bir Dilek Tut – Hacer Aktaş
Gözlerimden yüzüme akan hüzünlerle uyuya kaldım o gece. Artık içinde benden başka kimsenin kalmadığı kocaman evde. Sessizdi. Sessiz ve nefessizdi her şey. Cam kırıklarıyla doluydu salon. Beyaz mermerlerde kırmızı lekeler çarpıyordu göze ve benim bileğimde hafif bir acıma hissinin yangını sürüyordu. Sayısız kitabın arasında ve esansla dolu sayısız beyaz taş kutunun,cam şişenin içinde gül kuruları […]
Gelin – Berrin Yelkenbiçer
Sol eline uzun beyaz giysiyi, sağ eline makası aldı. Derin bir iç geçirip açık pencereden gelen serin havayı içine çekti. Dolabın boy aynasına gözü takıldı. Yatağın üzerinde oturuyordu, daha önce özenle dolaba astığı beyaz giysiyi az önce naylon kılıfından çıkarıp yatağın üzerine yaymıştı. Kendisi hevesle dikmişti, annesinin tüm itirazlarına rağmen bedenine tam oturan, diz altından […]
Yapay Roman – S.Bahadır Sevim
“Kitap okumanın da tadı kaçtı” diye söylenerek elimdeki eski zamanlara ait kitabımı bırakıp kalktım koltuktan. Basılı kitapların, öykülerin kâğıtlara elle yazıldığı nostaljik zamanların üzerinden geçen yıllar. Artık kitapları kimin yazdığı, kimin hangi yapay zekâlı yazarı okuduğu belli değil. Okuduğumuz ne o da belli değil. Eski yazarların yazdıkları hariç okunacak kitap bulmak iyice zorlaştı. Geç saatlerde […]
Mektup – Senanur Şentürk
Oğlum, Kimsenin beni dinlemeye tahammülünün kalmadığı şu zamanlarda yaralarımı sarmayı denersen sana minnettar olurum. Serçe olduğum zamanlardı. Menekşelerimi gözyaşlarımla kuruttuğum, akrep ve yelkovan üst üste geldiğinde sevindiğim zamanlar… Şiir doluydum. Birileri beni anlasın için, kalabalıklar arasında çırpınıyordum. Duygularım boyumu aşıyordu. Rutubet kokusunun başka kaç kokuyu daha bastırabileceğini hesap ediyordum. O zamanlar iyikilerim bile rutubet kokardı. […]
Subay Nurcihan’ı Neden Almadı? – Belgin Bıyıkoğlu
Dalgaların sesi kulağımda, karşıda işveli bir kadın gibi sere serpe uzanmış Gelibolu’ya bakarken, eflatun sisin içinden süzülen ışıklar birer birer sönmeye başlayınca; çocukluğumun, ilk gençliğimin geçtiği bu kasabadan artık daha fazla uzak kalamayacağımı anlamıştım. Arka arkaya sıralanıp uzun bir kuyruk oluşturan tırların yanından geçerek, zorlukla iskeleye ulaşmış, çaresizce eskiden izler bulurum diye bakınmıştım ama yoktu. […]
Derin – Emine Oğuz
Günler hep aynıydı. Geceler ise bambaşka. Odadaki aynanın üzerinde yazılı cümleyi tekrar tekrar okudu: Kader; bir birimlik ömür denen yolculuğumuzda dermansız dert olup yapışmıştır bize, söküp atamadığımız… Sol eliyle sol memesini yan tarafa çekti. Yapışık iki terli vücuttan ayırdı. Solukları sıklaştı adamın, “Nihayet”. Kasılmalarının bitmesini bekledi. Ve yan tarafına düşüşünü et yığınının… Usulca arkasını döndü, […]
KEDERLİ BENLİK -GALİP ÖNLÜ
Şöyle dönüp bir geriye bakıyorsun, geçmişe… Beyninde tasarlıyorsun bazı zaafları, eksiklikleri… Bunu yapmaya kalkıştığın anda sanki geçmişte yaşamış olduklarını tekrardan yaşıyorsun, canlandırarak. Dayak yediğim o züppe çocuk geliyor aklıma… Kalıbı irice, oldukça cüsseli, biraz da şeytani… Gözlerde bir öfke mizacı oluşuyor birden. Güneşin her gün aynı yerden doğmayacağını, hiçbir şeyin aynı kalmayacağını, her şeyin […]
DÜRÜST YALANCI -Ersin KURT
Birkaç yıl önce, çalıştığım turizm firmasını temsil etmek üzere çok hazzetmediğim bir iş arkadaşımla birlikte tamamen iş icabı İzmir Fuarı’na ‘çalışan’ sıfatıyla iştirak etmiştik. Şehirler arası yolculukların kıtalar arası yolculuklarla eşdeğer olabildiğini ilk kez o yolculuğumda deneyimledim. İnsan, İzmir gibi Ege’nin incisi bir şehire giderken dahi yolculuktan hiç keyif alamayabiliyormuş. Tren yolculukları da bu […]
Çocukluğumun Yaz’ları-Ruhsar Ünsal
Karneye geri sayım,, ve hatta köy ilkokullarına gıpta ediş o zamanlar okullarda mayıs bayram ayı,,maarif sıkıştırmıyor son yazılı, giriş sınavı,karne parası diye ..önlükler atılıp annemizin diktiği bembeyaz bluzlar, şortlar giyiliyor, özgür, mutlu ve kendimizi seve okşaya koşuyoruz okula.okulda ilkyaz havası, heyecanla tatil planları yapılıyor , geçen yaz maceraları o küçücük beyinlere şimşek hızıyla gelip yerleşiyor […]
ÇIĞLIK ve KAN -Ebubekir Emre Men
Fısıltı dindi… Düş kapanı kapandı… Çocuk başucundaki düş kapanına baktı. Düş kapanının yeşil tüyleri hala sallanıyordu. Oysa düş kapanının tüyleri gerçek hayatta asla sallanmazdı. Birden irkildi. Gözlerini ovalayıp tekrar açtı. Gözleri buz gibi bir soğukla üşüdü. Elleri sarardı. Burnu kızardı ve uzaktan çok uzaktan geliyormuş gibi iniltiyle karışık acı bir çığlık duydu. […]
Son Yorumlar