ÖYKÜ 673
Geçmişten Gelen Mektup – Yüksel Akkuzugil
Güzel bir bahar gününde güneş daha sıcaklığını ve ışıltısını tam anlamıyla sunamıyordu. Umulmadık bir şekilde bu kadar güzel bir havada sis ortamı kesif bir şekilde göz gözü görmez hale getirmişti. Sanki bulutun birisi başını yere eğip, bir kez daha düşünmeleri için insanların gözlerini bağlamış içlerine dönmelerini sağlamaya çalışmıştı. Yolculardan sarışın ve orta yaşlı olduğunu yaptırdığı […]
Kurtuluş – Derya Eke
Derme çatma bir evdi aslında paylaştığımız o dönem, dubleks bir dairenin alt tarafından tereyağı gibi kesilip ayrılmış, bazı yerlerinde ayakta durmakta bile zorlandığımız tatlı mı tatlı canlı mı canlı bir çatı katı… “Ora”’nın gürültülü caddesinden, cana yakin sokaklarından, hem dost hem çakal esnafından uzaktık. Odamız; her daim aç, her daim uyuşuk, her daim dost martıların […]
Söylenmeyeni Duymak – Dilek İşcen Akışık
İkizimi uğurladım. Yüreğime ekilen özlem çiçekleri sık sık sulandıkları için maalesef büyümekteler. Elimden ancak bu kadarı geliyor, ne yapabilirim? Çok az sözcükle anlaşabilmenin ne demek olduğunu ondan öğrendim. Anlaşıldığımızı hissettiğimizde, mutluluk filizlenmez mi benliğimizde? Dinleyen kendini bizim yerimize koyabildiğinde nasıl da güvenle sarılırız ona. Babamla konuşarak ve konuşmayarak paylaştıklarımız ruhumu hep yatıştırdı. Ölümünden çok kısa […]
Patlamış Mısır – Yasemin Evren
Güya kahve aldıracaktım. Hiç aklımda yokken bir paket mısır aldırdım. Bu ara patlamış mısır çekiyor canım. 30 yaş daha genç olsam “aş mı eriyorum, yoksa hamile miyim?” diye kuşkuya kapılırdım. Yoo… Öyle bir durum da yok. Kapı gibi menapoz diploması alalı onaltı yıl oldu. Aman canım, insanın her yaşında bir şeyler ister canı. Mısır taneleri […]
Leblebi Tozu – Oğuzcan Ertürk
Salı pazarının girişinde peynirci gözüme çarpıyor. Annemin peynircisi. Hemen yanında da zeytincisi, sebzecisi, meyvecisi… Kalabalığın içine giriyoruz. Ayakkabı alınacaktı bugün bana. Şimdiye kadar bir defa geçti ayakkabının konusu. İnşallah unutmamıştır sözünü. Akşama okulun bahçesinde çok önemli maçım var. Topumun da havası şişecek. Saçlarımı dağıtarak, güya beni seven amcalardan sıkıldım. İkide bir ‘Bu okula gidiyor mu?’ […]
Son Panayır – Belgin Bıyıkoğlu
Üç yıl önce düşüp kalça kemiğini kırdığı merdivenlerden bastonuna tutunarak ağır ağır çıktı. Oğlu yasaklamıştı üst kata çıkmasını ama gözleriyle görmeden temizlikten emin olamazdı. “Çıkma demesi kolay, gelin hanımın söylediklerini o işitmiyor nasıl olsa –Kadriye Anne yatağın altında tozlar toplanmış, temizlik yapılmamış galiba Raif size artık para göndermiyor mu yoksa?- ”Sesli sesli söylendi. Söylenirken sinirlendi, […]
Aşkın Gizemi – Kübra Erbayrakçı
Anıl, ‘ben gidiyorum’ dedi. Dilek için zaman durmuştu. Onca sene bu adamla birlikte olmuş ve sevmişti. Hiç kimseyi sevmediği kadar bu adamı sevmişti. Onunla nişanlandığında mutluluktan havaya uçmuş ve hayaline hayal katabilmişti. Dilek, Anıl’la Almanya’da tanışmış ve nişanını da Türkiye’de yapmıştı. Şimdi anlamadığı sebeplerden dolayı, Anıl, ‘ben gidiyorum’ diyordu. Dilek bir şok yaşamıştı ve bunun […]
Hesaplar Benden – Hüseyin Cağırgan
Sıcak bir ağustos sabahıydı. Günlerden Pazar olduğundan öğleye doğru uyanmıştı. Kahvaltının ardından kahvesini içerken masa üstü bilgisayarından gazeteleri açtı Her gün okuduğu köşe yazılarına baktı. Birkaç ekonomi ve siyaset haberi ilgisini çekti. Doların günden güne yükselişine ülkesi adına üzüldü. “Ne olacak bu ekonominin hâli?” diye düşünürken telefonu çaldı. İş yerinden arkadaşı Halil arıyordu. -Ahmet günaydın […]
Yılmaz Güney Sineması ve Umut – Tamer Uysal
Devrim Sineması deyince Türkiye Sineması’nda Yılmaz Güney geliyor aklımıza… “Devrimci sinema yol gösteren değil düşünmeye sevkeden filmlerdir” demişti Güney. O bir Efsaneydi sinemamız için . O’nun “Umut” filminden de sözetmek gerek. “Güzel adam, bizim toplumun adamı değildir, ağam… Amerikan sinemasının adamıdır” diyordu Yılmaz Güney. Sinemamızın “Çirkin Kral”ının adı sansürle, yasakla, mahpusla, kelepçeyle anılmıştı hep. Fırtınalı […]
Gündüz Düşleri ve Yeşil Buğday Tarlaları – Feride Cihan Göktan
Boşluğa doğru konuşuyordu darmadağınık olmuş beyaz saçlarıyla. Ne konuştuğunu anlamak mümkün değil. Tamamlanmamış cümleler sırası değişmiş kelimeler belki de yıllarca içinde sakladığı beklemekten eskimiş yıpranmış yırtılmış cümleler. Yaşlı kadının ağzından öylece darmadağın boşluğa dökülüyordu. Tam o sırada güneş de batmaya hazırlanıyordu. Anneciğim, dedi yüzündeki hüzün odanın loşluğunda bile o kadar belli ki diye tanımlanabilir olan […]
Duvar- Josef Hasek Kılçıksız
Kolları ve kaba etleri iğnelerden sızlıyordu. Günlerdir ateşi düşmemişti. Onu bilinç ile bilinçsizlik arasındaki sınır bölgesinde tutan bir ateşti bu. Uzun ve derin bir uykudan sonra uyandı. Yüzü aynaya dönük yattığı için uykulu gözlerle uzun uzun kendini inceledi. Uyandığında sanki zaman tahrif edilmişti. Bir şeyler yapma arzusunu öldüren nafilelik hissiyle dolmuştu içi. Uyandığında gündüz ve […]
Gül Sevdası – Yasemin Evren
“ – Bir gül ! ” Dedi. Bülbül güle. Gül ; gülmedi gitti,Gül , bülbüle, bülbül , güle ; “yâr” olmadı gitti. “Demiş Divan Edebiyatı Şairi Zati. Ve daha binlerce güzel söz söylenmiş gül ile bülbül aşkına. Doğanın en güzel çiçeklerindendir gül. Allah’ın mucizelerinden biri olduğuna inanırım hep. Renk renk, biçim biçimdir. Beyazından siyahına, sarısından […]
Küçük Mucize – Yüksel Akkuzugil
Balkan Harbinin tüm vahşet ve dehşeti ile sürdüğü günlerdi. Henüz yedi yaşında bir çocuk olarak etrafında olan olayları tam anlayamıyor, sadece anne ve babasının çok üzgün ve endişeli hallerinden bir şeylerin yolunda gitmediğini seziyordu. Sokak kapısının adeta yıkılırcasına hızla ve hiddetle çalındığını duyunca, evdeki tek küçük çocuk olarak koşup kapıyı açtı küçük Abdullah. “Allahın Kulu” […]
Son Yorumlar