ÖYKÜ 673
BİR KİMYA – Zeynep Uçar
“Karbon ve oksijen atomları…” dedi beyaz tabloya kocaman “C” ve “O” harflerini çizerek elindeki mavi kalemle bıyıklı kel adam. “Elementleri, maddeyi ve çok sonra bizi oluşturacak olan atomlar, bizi var edecek olan minik kütlesel elemanlar.” Sonra keskin zil sesi duyuldu. O dönemde bütün liselerde aynı zil sesi çalıyordu. O zamanlar on sekiz yaşındaydı, saçlarını oluşturan […]
Masada – Turgut Say
Masaya üç tabak koydu. Yanına çatal kaşık bıçak. Ona baktım bana aldırmadı. Masaya üç bardak koydu. Yüzüne baktım yüzüme dönüp bakmadı. Saat yediyi yirmi geçiyordu. Hava kararmıştı. Sokaktan arada bir konuşma sesi duyulsada ortalık sessizdi. Kıştı. Hava soğuktu. Sokaklar erken boşalıyordu. Genelde sekizde yemek için masaya otururduk. Tabi gidilecek bir yer veya gelecek bir misafırımız […]
Sessizliğin Dayanılmaz Çığlığı – Tek kişilik – Özge Filik
Sessizliğin Dayanılmaz Çığlığı Günlerdir düşünüyorum. Kış uykusuna yatmış şu halimize, nasıl müjdelesek baharı? Uyandırmaya çalıştığım her sayrı, ölümden besleniyor sanki. Geceyi giyinmişler ruhlarına. Her rüya, mistik bir çöl rüzgarı. “Herkes önce kendi rüyasına sahip çıkmalı!” dedi eski bir masal kahramanı. Ne olmalı bir hünsanın düşü? Bir ceset var ortada ve sahibi yok! Kendi bile sahiplenmemiş, […]
DUYUM – Volkan Kara
Ankara’nın alışık olmadığı yağmurlu günlerden birisiydi. Dışarıdaki insanlar ezilmekten kurtulmak için kaçan böcekler gibi bir sağa bir sola koşuşturuyordu. Gök gürültüsü, yağmurun uğultusu ile birleşerek kulak tırmalayıcı bir ses oluşturuyordu. Havaya kesin bir toprak kokusu hükmetmeye başlamıştı. Yağan yağmur, büyük su birikintileri oluşturuyor, sokaklar her geçen dakika yürümesi daha güç bir hal alıyordu. Rafet Bey […]
KÖR ADAM VE KUYRUKLU ÇEMBER İP – HASAN TEKİN
İlmik atılarak hazırda tutulan kalın ve tırtıllı sarmal ip, sivri ucuna tutturulduğu kalas parçasında, sarkıtılmış halde bekletiliyordu. Yoğunluğu sert esintisiyle ters orantılı, çapraz dalgalı rüzgarın basıncı, kuyruklu çember ipin içinden ve kenarından geçerek, hazırdaki asılı ipi bir yaprak gibi sallıyordu. İdam edilecek kişiden önce titremeye başlayan kalın ve tırtıllı sarmal ip, mavi gökyüzünün altında, çemberine […]
Karlı Bir Metropol Akşamı- Deniz Çantay
Yıllar sonra yine aynı şehideyim işte. Üniversite yıllarımın geçtiği o büyük metropolde… Lapa lapa kar yağıyor. Gençliğimde ne çok severdim karı. Annemin ördüğü kırmızı kazağımın üzerine giydiğim o kalın kaşmir paltonun yakasını iyice kaldırıp saatlerce karın altında yürürdüm. Ah, pardon yürürdük. Ben ve ilk göz ağrım… Çoğu insanın haritada nerede olduğunu bile bir bakışta bulamadığı, […]
MEZARBAŞI SOKAK – MEHMET AKİF DUMAN
Altmış yaşındayım. Hala yürüyor olduğuma şükrediyorum. Aklımın başımda olduğuna. Yaklaşık on iki yıl önce kaybettim Nilüfer Hanım’ı. Adını anınca bile için bir tuhaf oluyor. Kendimle iftihar ettiğim bir yön varsa o da başka bir kadını hayatıma sokmamış olmaktır. Evi biraz havalandırdım sabah. Çiçeklere su verdim. Devetabanı bir sürahi su yuttu. Tuvaletin lambası geçmiş, onu değiştirdim. […]
Kafeine Veda – Burak Çakır
Her zamanki mekânımızda, Kızılay’ın hafif yukarısında sakin bir kafede oturmuş konuşuyorduk. Anlam veremediğim bir gerginlik vardı üzerinde. Sorsam söylemezdi, biliyordum. Sormadım, birkaç saçma espri yaptım, yumuşasın yüzündeki kasvet. Biraz gülsün diye. Beni kırmamak için gülümsedi. Ne yapacağımı bilemeden latteme döndüm ben, aklımı onda bırakarak. Sonra nedendir bilinmez o başladı konuşmaya, bir şeyler anlattı biz ve […]
ONSUZ DA YAŞARIM, KALPSİZ DE – Serkan Sakmen
Ertan için sabahları evden dışarı atılan ilk adım hep isteksiz olmuştur. Bu sabahta aynı isteksiz tavır ile sigara ve ekmek almak için dışarı adımını attı. Üstelik dün gece bağıra çağıra kavga ettiği sevgilisi Işıl, evde fosur fosur uyuyordu. Bu nedenle Ertan’ın attığı her adım daha da isteksizleşiyordu. Birde üstüne cila niyetine binanın önüne park ettiği arabasının, aynasının kırık […]
Polenler, Perdeler ve Bebekler – Gizem AĞBAŞ
Hiç hayatın dışında kaldığını hissettin mi? İnsana Çok Uzak, anlaşılma güç, ağır bir duygu değil bu. Sadece bazen etrafında konuşan onca sese rağmen varlığından bir haber yanında duran resme, başının üzerinde asılı afişe dalan gözleri fark edersin. Sandığın gibi merkezi misin hayatının yoksa çemberin dışında mısın? Peki, bu hayat sahiden senin mi? Aldatılıyoruz ve biz […]
Apolte Kruncky
Bir fikirden kurtulmak için kaç bıçak darbesi gerek atmayan kalbine? Kaç kat toprak örtmek lazım en derine gömebilmek için? Ben, hastalıklı bir zihnin yarattığı son düşünceyim. Yakıp da bitiremediğiniz sigaranın ısınan izmariti, Geçmişten geleceğe gözlerinize kapanan bir perde, Ne zaman beni duymak isterseniz de, ettiğiniz en içten küfrün gizli öznesiyim. Kaç gece kalabalık bir yalnızlık […]
SES – TURGUT SAY
23:20 Treni biraz önce geçti. Şimdi sadece iki tren kaldı. 40 dakika içinde onlar da geçecek. Sonra? Beş saatlık bir sesizlik başlayacak. Bu arada belki uyuyabilir. Beş saatlık sessizlik uyku için yeter de artar. Bir köpek uzakta uluyor. Sokak lambasının koyu sarı renkli ışıkları, koridorun sonundaki pencereden içeriye süzülüyor ve karşı duvarda gölgeler dalgalanıyor. İkinci […]
Güç Yalnızca Sevgide – Begüm Sırmatel
Hayatları yalan üzerine kurulmuştu. Her yalan söylediklerinde hayatlarından bir şey eksiliyordu… “Dalton çizgileri” eksiliyor ve kaz ayağına birer birer ekleniyordu. Daltonlarla aynı cinsiyette bu dört kişilik dördü bir yerde, dördünün de eşi yanılgılarının eşliğinde şeş beş adamın, Hades’ten arınması beklenen bir zamandı. Ben (Ceylin) cennetin kapısından girişi sorgularken; beynim kocaman olmuş ve bedenimi aşmışken kocamın […]
Son Yorumlar