On üç yaşındaki genç Varna,kucağındaki sepette hanımının bebeğine göz kulak olmaya çalışırken bir yandan da yanında yürüyen yedi yaşındaki kardeşi Toto’ya sahip çıkmaya çalışıyordu. Uzun süre yürüdükten sonra Varna hanımının bahsettiği vadiye geldiğini anladı;kadın çocuğu buradan alacaktı. Uzun boylu olmayan bir kayın ağacının altına oturdular. Varna sepetle birlikte bebeği yanına indirdi,sonra da sepetin altından emzik çıkarıp bebeğin ağzına bıraktı.
‘’Dikkat et,Toto,yoksa ırmakta boğulursun.’’diye seslendi ırmağın kenarına ayaklarını sokmakta olan kardeşine. Önlerinden gerçekten de upuzun,kenarlarında sarp kayalıklar olan bir ırmak geçiyordu.
‘’Söz vermiştin bana Varna!’’diye bağırdı,Toto,ablasına dönerek. ‘’Bugün seninle kamp yapacaktık,yanımıza şekerlemeler de alacaktık.’’
‘’Biliyorum,Toto.’’diye mırıldandı bakıcı kız,eliyle bebeğin sepetini sallarken. ‘’Ancak bunu reddetseydim işten atılırdım,sonra babamız ve annemizin ne kadar kızacağını düşün…’’
‘’Umurumda değil!Söz vermiştin.’’Varna sepeti sallamayı bıraktı,bakışlarını küçük kardeşinin sırtında sabitledi.
‘’Söz Toto,gideceğiz,hem daha lezzetli şekerlemeler alabiliriz paramız çok olursa.’’
‘’Hep yalan söylüyorsun,Varna!Beni sevmiyorsun sen,benimle bir şey de yapmak istemiyorsun,öyleyse bakıcılığa devam et,beni de unut ablacığım.’’
Varna sepeti sallamayı bıraktı,yerinden kalkıp kardeşinin yanına gitti,ayaklarını ırmağa soktu.
‘’Saklambaç oynarsak beni affeder misin peki?’’diye sordu,gülümseyerek. Toto başını salladı,
‘’Sen gözünü kapat ablacığım,ancak benim daha iyi bir fikrim var,bundan sonra istediğimiz oyunu oynayabiliriz.’’ Varna göz ucuyla bebeğin yattığı sepete baktı,hala güvende olduğunu görünce gözlerini yumdu.
‘’Ben aç diyene kadar da açma lütfen Varna.’’
Büyük bir taş suya düşünce nasıl ses çıkarsa,sudan da öyle bir ses çıktı,Varna’nın saçlarına su damlacıkları püskürdü.
‘’Bu da neydi Toto?’’ Varna gözlerini açtı,Toto gülümseyerek ona bakıyordu,sonra Toto’nun bakışları suya doğru gitti,üzerine taş bağlanmış sepet yavaş yavaş suyun dibine iniyordu. Varna güçlü bir çığlık attı,koşarak ağacın dibine gitti,sepet yoktu. Bir çığlık daha attı Varna,dizlerinin üzerine çöktü,durmadan ağlıyordu. Sürünerek çimenlikte ilerledi,kayalıkların dibine gitti.
‘’Toto!Ne yaptın sen,kardeşim,ne yaptın Toto!’’diye bağırdı Varna ağlayarak,batmakta olan sepeti izliyordu. Yüzme bilmiyordu. Küçük Toto ablasının boynuna sarıldı,yanağına minik bir öpücük kondurdu.
‘’Kötü bir şey mi yaptım ben ablacığım?Kampa gidemez miyiz artık,saklambaç oynayabiliriz,bakıcılık yapmana da gerek kalmadı Varna.’’
Varna dizlerinin üzerine çökünce kardeşinin boyuna geldi,Toto’nun bileklerini sıkıca kavradı.
‘’Toto,kimseye anlatmayacaksın bunları,kimseye!Gideceğiz buralardan,yoksa hapise gireriz Toto,anlıyor musun?’’
Toto’nun gözünden bir damla göz yaşı aktı,Varna kardeşinin bileklerini bıraktı,ayağa kalkıp tüm gücüyle ona sarıldı. Uzun bir süre Varna ağladı,küçük kardeşi de onu izledi.
‘’Gittiğimiz yerde şekerlemeler var mıdır ablacığım,para var mıdır?’’
Varna ayağa kalktı,kardeşinin elini tuttu,yürümeye başladılar.
‘’Bilmiyorum Toto,bilmiyorum.’’ Toto çok seviniyordu,gittikçe sevgisi artıyordu ablasına,ona şekerlemeler alacağı,kamp yapacakları için. Bir de anlasaydı ablasının onun için yaptığı fedakarlığı,kim bilir ne kadar artacaktı sevgisi. Çünkü ona gençliğini,hayatını,özgürlüğünü feda etmişti genç Varna.
-S O N-
Bir cevap yazın