beşinci rüya- rüyalarım parçalandı aklım gibi… bir araya gelmiyor hiçbir şey. senin bıraktığın her boşluğa kırmızı bir koku doluyor ve ben gözlerimle duyuyorum fısıltıları. bana evlerden söz ediyorlar! yüzüne bakıp ağlıyorum, söyle bana “ev” ne? neden göremiyorum kapıları, nereden girişleri?
sesini duydum, dağılan eşyalar
göz dolu odalarda bakışın kısalığı
bir şey vardı masanın üstünde
bir el uzanmıştı, parmakların kısalığı
rakı mı içiyordun karanlığı mı
dizime yasladığın başın
dizimin kısalığı…
gördüm yüzünü ve yeryüzünü gezen
uzun su ağıdını bakışındaki
durmadan yer değiştiriyordun
kalın gövdesini güne süren bir leoparla
aklımı çelen öğle sıcakları, o buğu
kokular ve kekre tüm tadlar koyulaştığında
kaldırdın başını göğsümden
gövdemin kısalığı…
o gün gelmeseydi yağmurun öncüsü,
o sıcak, siyah yılanı sevincimizin
hiç toplanmasaydı şehrin durgun sokaklarına
kış aylarında hohlayarak büyüttüğümüz ıssızlık
uzasaydık uzasaydık akşama, akşama doğrulara
bir an unutsaydık caddelere serildiğimizi
aşktan ve tutkudan, aşktan ve tutkudan…
caddelerin kısalığı…
gördüm kırdığımız saatleri, zaman yoktu
itfaiye meydanı yanıbaşımızdaydı
yaz başıydı henüz bilmiyorduk güneşin
karnında büyüyen sürekli lekeyi
dokundum kulağının arkasına gizlediğin
kırmızı sözcüğe, bir daha tamamlanmadı
kimsenin yüzü, kimsenin kısalığı…
biri vursun yumruğunu kalbimin ortasına
dağların korkunç gürlemesi avucundayken
biri dağıtsın bu kalabalığı tarlalara doğru
herkes yeniden denesin ölmeyi
yumruğunu kalbimin ortasına
duyulmadan çocuk sesleri
ölümün kısalığı…
(Dünyanın Kısa Avlusu, Manos Kitap, 2018)
//::Cevahir Bedel sayfasından, 23 Ağustos 2024
Bir cevap yazın